fare

Merhaba, buraya fare kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da fare kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve fare kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. fare kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. fare kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
Ayrıca bakınız: Fare, fâre

Türkçe

(bilişim): Üç tuşlu fare
(kemiriciler): Bir fare

Köken

Türkçe فَأْر sözcüğünden

Söyleniş

fare (belirtme hâli fareyi, çoğulu fareler) , sahiplik şekli fare -si

  1. (bilişim) bilgisayara komut vermek için kullanılan elektronik ve mekanik özellikleri olan donanım
  2. (kemiriciler) kemiriciler (Rodentia) takımının Myomorpha alt takımından, başta ev faresi (Mus musculus) olmak üzere çok sayıda küçük memelinin ortak adı

Çekimleme

Bilimsel adı

  • (kemiriciler): Mus

Üst kavramlar

Alt kavramlar

Yan kavramlar

Atasözleri

Deyimler

Türetilmiş kavramlar

Çeviriler

Kaynakça

Ek okumalar

Danca

fare

  1. (güvenlik) tehlike, muhatara

İngilizce

fare (çoğulu fares)

  1. belirli bir gruba, sınıfa, ülkeye v.s. ait yiyeceklerden oluşmuş ürün yelpazesi.
    traditional Scottish fare — an'anevî İskoç yemekleri
  2. herhangi bir ticarî taşıma aracından yararlanmak için ödenen ücret veya bilet fiyatı.
  3. taksi veya kayık müşterisi, yolcusu.
  4. (mecaz) eser, ürün, yapıt.
    Television offered Dickensian classics as staple fare. — Televizyon, Dickens klâsiklerini temel yemek olarak takdim ediyordu.

Eylem

fare (üçüncü tekil kişi geniş zaman fares, şimdiki zaman faring, basit geçmiş zaman fared veya (eskimiş) fore, geçmiş ortacı fared veya (nadir) faren)

  1. belirli şartlar altında, belirli bir yol, metod izlemek; idare etmek.
    The party fared badly in the elections. — Parti seçimlerde kötü bir performans sergiledi.
  2. (eskimiş) … şeklinde sonuçlanmak, başına gelmek, olmak.
    Beware that it fare not with you as with your predecessor. — Selefinizle olduğu gibi sizde geçerli olmadığına dikkat edin.
  3. (eskimiş) yolculuk etmek.

İtalyanca

Eylem

fare

  1. etmek, yapmak
    Che cosa ne hai fatto di quei pantaloni? — Bu pantolonlarla ne yaptın?
    Cosa ti piace fare? — Ne yapmak istersin?
    fare un errore — bir hata yapmak.
    Forse possiamo fare qualcosa in proposito — Belki de bunun için bir şey yapabiliriz.