IPA(anahtar): /ɟøˈze/ Heceleme: gö‧ze göze (belirtme hâli gözeyi, çoğulu gözeler) göze hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz. (biyoloji)...
gözden kaçmak gözden uzak göze batan göze batan göze çarpan göze girmek gözleri açılmak gözleri çakmak çakmak olmak gözleri dolu dolu olmak gözleri fal...
göze göz (karşılaştırma daha göze göz, üstünlük en göze göz) [1] Aynı biçimde acısını çıkarma, misilleme Türk Dil Kurumuna göre "göze göz" maddesi...
göze bilimi (belirtme hâli göze bilimini, çoğulu göze bilimleri) [1] Sitoloji, hücre bilimi Türk Dil Kurumuna göre "göze bilimi" maddesi...
göze zarı (belirtme hâli göze zarını, çoğulu göze zarları) [1] Hücre zarı Türk Dil Kurumuna göre "göze zarı" maddesi...
fırsatta onu yererek göze girmeye çalışan birkaç tıynetsiz dalkavuk da elbet renk verdiler." - Ahmet Kabaklı Türk Dil Kurumuna göre "göze girmek" maddesi...
göz göze gelmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi göz göze gelir) Her iki tarafın bakışları karşılaşmak İpek s. Burnett, 2013 Romancı, sayfa 174...
göz atmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi göz atar) kısa bir süre, fazla dikkat etmeden bakıvermek Bir ara karşıdaki salaş birahanenin penceresine...
göze almak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi göze alır) gelebilecek her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm...