<span class="searchmatch">yok</span> <span class="searchmatch">satmak</span> (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi <span class="searchmatch">yok</span> satar) Bir malı yokluğu yüzünden satamamak Türkçe Türk Dil Kurumuna göre "<span class="searchmatch">yok</span> <span class="searchmatch">satmak</span>" maddesi...
<span class="searchmatch">yok</span> (karşılaştırma daha <span class="searchmatch">yok</span>, üstünlük en <span class="searchmatch">yok</span>) bulunmayan, mevcut olmayan zıt anlamlısı: var hayır <span class="searchmatch">yok</span> etmek, <span class="searchmatch">yok</span> olmak, <span class="searchmatch">yok</span> <span class="searchmatch">satmak</span> <span class="searchmatch">yok</span> pahasına, <span class="searchmatch">yok</span> yere...
çok satması, <span class="searchmatch">yok</span> <span class="searchmatch">satmak</span> Bókin hennar seldist eins og heitar lummur eftir að auglýsing birtist í blaðinu. Gazetedeki reklamdan sonra kitabı <span class="searchmatch">yok</span> sattı....
Süreğimizde hırsız <span class="searchmatch">yok</span>. Türk Dil Kurumuna göre "sürek" maddesi çeviriler sürek (karşılaştırma daha sürek, üstünlük en sürek) <span class="searchmatch">satmak</span> için pazara götürülen...
kadınları ayırmak isterken bir yumruk da ona geçirdiler." (argo) kötü mal <span class="searchmatch">satmak</span>, alışverişte aldatmak (argo) öğrencilerin gözünde öğretmenin öğrencileri...
ağız kopuzu, ağız kullanmak, ağız kuşağı, ağız nişanı, ağız şakası, ağız <span class="searchmatch">satmak</span>, ağız şakası, ağız sütü, ağız tadı, ağız tatsızlığı, ağız tüfeği, ağız tütünü...
besteht darin, genug Obst zu verkaufen. — Günlük mücadelesi yeterince meyve <span class="searchmatch">satmaktır</span>. Sie bildeten Antikörper gegen das fremde Protein, erster Hinweis darauf...