çûn

Merhaba, buraya çûn kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da çûn kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve çûn kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. çûn kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. çûn kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
Ayrıca bakınız: čun, çun
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Osmanlı Türkçesi

Lua hatası 6 satırında Modül:alfabekontrol: attempt to index local 'dil' (a nil value).

Gitmek

gibi, mademki, çünkü, nasıl, nice, misilli, nîçin

Köken

Farsça

Eş anlamlılar

Kürtçe

Eylem

çûn (çûn)

  1. gitmek (bir yere doğru yönelmek)
    • ji malê çûn çarşiyê
      evden çarşıya gittiler
  2. gitmek (bir yerden veya işten ayrılmak)
    • em diçin malê
      eve gidiyoruz
  3. gitmek (çıkmak, ulaşmak)
    • ev rê diçe ku derê?
      bu yol nereye gider?
  4. gitmek (belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak)
    • her roj diçe xebatê
      her gün çalışmaya gidiyor
    gitmek (bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak)
    • dawiya vî tiştî wê biçe ku?
      bu işin sonu nereye gider?
  5. gitmek (tüketilmek, harcanmak)
    • ew qas pere çû ku?
      bu kadar para nereye gitti?
  6. gitmek (götürülmek, gönderilmek)
    • nûçe hê nû çû
      haber daha yeni gitti
  7. gitmek (yürümek, yol almak)
    • ev hesp xweş diçe
      bu at iyi gider
  8. gitmek (geçmek)
    • havîn çû zivistan hat
      yaz gitti kış geldi
  9. gitmek (herhangi bir durumda olmak)
    • rêwîtî xweş diçe
      yolculuk iyi gidiyor
  10. gitmek (yok olmak, elden çıkmak)
    • mal, mulk tev çû
      mal, mülk hepsi gitti
  11. gitmek, yürümek (ölmek)
    • di hejekê de pir mirov çûn
      depremde epey insan gitti * ew jî çû o da yürüdü (öldü)
  12. gitmek (başvurmak, yapmak)
    • çûye dadgehê
      mahkemeye gitmiş
  13. gitmek (bir şey zarar görmüş olmak)
    • boyaxa dîwar çûye
      duvarın boyası gitmiş
  14. gitmek (bir durum sürmek)
    • kar çawa diçe?
      işler nasıl gidiyor?
  15. gitmek (satılmak)
    • zêr bi çi qasî diçe?
      altın kaça gidiyor?
  16. geçmek (yerini bırakıp başka bir yer almak)
    • em van rojan diçin xaniyê nû
      biz bu günlerde yeni eve geçiyoruz
  17. geçmek (sürümü olmak, satılmak)
    • ev mal li vir pir diçe
      bu mal burada çok geçiyor
  18. varmak, kıymak
    • destê min naçê bihok û hinarên wê
      elim varmaz ayvasına narına
  19. varmak (secdeye varmak)
    • çûn secdeyê
      secdeye varmak
  20. sürmek, devam etmek (zaman geçmek)
    • pir naçe wê her tişt derkeve holê
      çok sürmez her şey ortaya çıkar
  21. ilerlemek (vakit için)
  22. almak (yol için gitmek)
    • hûn dê di saetekê de wê riyê biçin
      o yolu bir saatte alırsınız
  23. açılmak (gemi vb. için; gitmek, uzaklaşmak) # açılmak (sis, karanlık, duman için)
  24. inmek (uzamak, varmak)
    • dîwar heta jêrê diçe
      duvar ta aşağıya kadar iniyor
  25. merdiven dayamak (yaşa basmak veya yaklaşmak)
    • em çûne pêncî û şêstan
      elliye merdiven dayamışız
  26. girmek, sığmak
    • destê min naçe vî lepikî
      elim bu eldivene girmiyor
  27. inmek (konaklamak)
    • hûn dê herin kîjan otelê?
      hangi otele ineceksiniz?
  28. kaçmak (bir yana doğru kaymak)
    • xalî bi jêr de çûye
      halı aşağıya kaçmış
  29. kesilmek
    • elektrik çû
      elektrik kesildi

Söyleniş

IPA(anahtar):