Merhaba, buraya Bett kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da Bett kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve Bett kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. Bett kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. Bett kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
Ich hab den Vater Rhein in seinem Bett gesehen. — Peder Ren'i yatağında gördüm. (şarkı)
Das Bett des Flusses muss weiter ausgebaggert werden. — Nehrin yatağının daha fazla kazınması icap ediyor.
Ein Fünftel des Renaissance-Damms ist bereits fertig gestellt. Im Mai haben die Äthiopier angefangen, den Fluss in ein neues Bett umzuleiten, um den Bau der Staumauer zu ermöglichen. — Rönesans Barajı'nın beşte biri tamamlandı bile. Mayıs ayında Etiyopyalılar, barajın inşasına imkân vermek için nehri yeni bir yatağa yönlendirmeye başladı.[2]
Bei neueren Umfragen bestätigen immerhin ein Viertel der Hundehalter, den Hund ins Bett zu lassen bzw. ihn dorthin auch des Nachts mitzunehmen. — Son araştırmalarda köpek sahiplerinin en az dörtte biri, köpeklerini yataklarına aldıklarını veya geceleri oraya götürdüklerini doğruluyor.[3]
„Ich krieche aus dem schmalen Bett, hänge die Öffnung im Zelt zu, weil mich der Stern stört, schließe die Froschaugen, möchte schlafen.“ — Dar yataktan sürünerek çıkıyorum, yıldız beni rahatsız ettiği için çadırın açıklığını kapatıp kurbağa gözlerimi kapatıyor ve uyumak istiyorum.[4]
Als Gregor Samsa eines Morgens aus unruhigen Träumen erwachte, fand er sich in seinem Bett zu einem ungeheuren Ungeziefer verwandelt. — Gregor Samsa bir sabah huzursuz rüyalardan uyandığında, kendisini yatağında canavar bir böceğe dönüşmüş hâlde bulur.[5]
Ein Bett ist mehr als nur ein Schlafplatz. Es ist der Ort von Geburt und Tod, Liebe und Gewalt, Einsamkeit und Zweisamkeit. — Yatak, uyuyacak bir yerden daha fazlasıdır. Doğumun ve ölümün, aşkın ve şiddetin, yalnızlığın ve birlikteliğin mekânıdır.[6]
„Sie lag auf dem Bett, das Wollplaid über sich gezogen.“ — Üzerine çekilmiş yün ekoseyle yatağın üstünde yatıyordu.[7]
Wir haben uns ein neues Bett gekauft. — Yeni bir yatak aldık.
„Für einen Ägypter gab es keinen wichtigeren Gegenstand als seine Matte, die ihm als Decke, Bett und sogar als Leichentuch diente und die er stets bei sich trug.“ — Bir Mısırlı için battaniye, yatak, hatta kefen vazifesi gören ve her zaman yanında taşıdığı hasırından daha mühim bir eşyası yoktu.[8]
„Neben dem Bett stand auf dem Nachttisch ein Schachbrett.“ — Yatağın yanında komodinin üzerinde bir satranç tahtası vardı.[9]
Bei neueren Umfragen bestätigen immerhin ein Viertel der Hundehalter, den Hund ins Bett zu lassen bzw. ihn dorthin auch des Nachts mitzunehmen. — Son araştırmalarda köpek sahiplerinin en az dörtte biri, köpeklerini yataklarına aldıklarını veya geceleri oraya götürdüklerini doğruluyor.[10]
„Ich krieche aus dem schmalen Bett, hänge die Öffnung im Zelt zu, weil mich der Stern stört, schließe die Froschaugen, möchte schlafen.“ — Dar yataktan sürünerek çıkıyorum, yıldız beni rahatsız ettiği için çadırın açıklığını kapatıp kurbağa gözlerimi kapatıyor ve uyumak istiyorum.[11]
↑Friedrich Kluge, Elmar Seebold tarafından hazırlanmış „Etymologisches Wörterbuch der deutschen Sprache“ (Almancanın etimolojik sözlüğü). 24. gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskısı. Walter de Gruyter, Berlin/New York 2001, ISBN 978-3-11-017473-1, DNB 965096742, kelime: „Bett“, sayfa 116.