Gericht

Merhaba, buraya Gericht kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da Gericht kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve Gericht kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. Gericht kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. Gericht kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.

Almanca

Köken

(gastronomi): Orta Yüksek Almanca geriht(e) (hazırlanmış yemek, hazırlamak). 13. asırdan beri belgelenmiştir[1]
(hukuk): Orta Yüksek Almanca geriht, gerihte, o da Eski Yüksek Almanca girihti (hüküm, mahkeme), aslında ‚tashih‘, o da gireht (âdil, doğru). 11. asırdan beri belgelenmiştir.[2]

Söyleniş

Gericht n (tamlayan hâli Gerichts veya Gerichtes, çoğulu Gerichte)

  1. (gastronomi) yemek
    Mohnnudeln sind ein beliebtes Waldviertler "Gericht". — Haşhaş tohumlu erişte, popüler bir Waldviertel "yemeğidir".
    Die Gerichte von heute stehen dort drüben auf der Tafel. — Bugünün yemekleri tahtanın üzerinde yazılı.
    „Solche Benennungen für Gerichte nenne ich kostümiert.“ — Böyle yemeklere isimler verilmesine kostümlü derim.[3]
    „Er gab mir im Kreise seiner Familie ein Festessen, wobei mir seine mit Knoblauch gewürzten Gerichte das Herz im Leibe verbrannten, und schenkte mir noch zwölf Botargen und zwei Phund ausgzeichneten parfümierten Tabak.“ — Bana ailesiyle birlikte sarımsaklı baharatlı yemeklerinin vücudumdaki kalbimi yaktığı bir ziyafet, on iki botarg ve iki kilo mükemmel kokulu tütün verdi.[4]
    „Um die Pause zwischen den Gerichten auszufüllen, trug er sich in das Gästebuch ein.“ — Yemekler arasındaki arayı doldurmak için misafir defterini imzaladı.[5]
  2. (hukuk) mahkeme
    Das Gericht hat entschieden, dass Klaus eine hohe Strafe zahlen muss. — Mahkeme, Klaus'un ağır para cezası ödemesine karar verdi.
    „Er geht zum Stehpult, stützt seine Ellenbogen darauf, sieht hoch zum Gericht und hebt an, mit linksgeneigtem Kopf, hochdeutsch und in einer Ausführlichkeit, als habe er hier eine Vorlesung zu halten.“ — Kürsüye gider, dirseklerini kürsüye yaslar, mahkemeye bakar ve sanki burada ders verecekmiş gibi, başını sola eğerek, Yüksek Almanca ve uzun uzadıya konuşmaya başlar.[6]
  3. (hukuk, mimarlık) adliye, adliye sarayı
    Vor dem Gericht scharten sich bereits die Medien. — Medya şimdiden mahkeme önünde toplanıyordu.
    „Den ganzen Tag fuhr ich mit Siavasch hinter Bayer her, vom Gericht zum Gefängnis, zurück zum Gericht und wieder ins Gefängnis.“ — Bütün gün Siavasch ile Bayer'in arkasında, mahkemeden hapishaneye, tekrar mahkemeye ve tekrar hapishaneye gittim.[7]

Eş anlamlılar

Karşıt anlamlılar

Üst kavramlar

Alt kavramlar

Deyimler

Kelime birliktelikleri

Türetilmiş kavramlar

İlgili kavramlar

Kaynaklar

  1. Friedrich Kluge, Elmar Seebold tarafından hazırlanmış „Etymologisches Wörterbuch der deutschen Sprache“ (Almancanın etimolojik sözlüğü). 25. gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskısı. Walter de Gruyter, Berlin/New York 2001, ISBN 978-3-11-017473-1, DNB 965096742, kelime: „Gericht“
  2. Friedrich Kluge, Elmar Seebold tarafından hazırlanmış „Etymologisches Wörterbuch der deutschen Sprache“ (Almancanın etimolojik sözlüğü). 25. gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskısı. Walter de Gruyter, Berlin/New York 2001, ISBN 978-3-11-017473-1, DNB 965096742, kelime: „Gericht“
  3. Elke Donalies (2017). Himmel und Erde – Wie wir Gerichte benennen und warum wir das tun, 4-6, alıntı 5. sahifeden.
  4. Giacomo Casanova (1985 (yeni baskı)). Geschichte meines Lebens, herausgegeben und eingeleitet von Erich Loos, Band 1, 225.
  5. Hermann Kasack (1996). Die Stadt hinter dem Strom – Roman, 103.. 1942 – 1946 arası meydana getirildi.
  6. Heidi Frommann (1981). Die Tante verschmachtet im Genuß nach Begierde und zehn andere Erzählungen, 30.
  7. (2019) Sechzehn Wörter – Roman, 15.

Ek okumalar