yemek

Merhaba, buraya yemek kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da yemek kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve yemek kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. yemek kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. yemek kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.

Türkçe

Söyleniş

Köken 1

Osmanlı Türkçesi یمك(yemek) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (yemek, eylem) sözcüğünden, yukarıdaki Köken 1'e bakın (yeme + -k).

yemek (belirtme hâli yemeği, çoğulu yemekler)

  1. günün belli saatlerinde yenilen gıda
  2. karın doyurma, yemek yeme işi
    Yemekten sonra gocuğuna sarar, yatırırdı beni. — N. Cumalı
  3. misafirlere yiyecek verilerek yapılan ağırlama
    Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. — F. R. Atay
  4. (gastronomi) yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek
    Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler. — M. Ş. Esendal
Çekimleme
Eş anlamlılar
Üst kavramlar
Alt kavramlar
Deyimler
Türetilmiş kavramlar

Çeviriler

Ek okumalar

Köken 2

Osmanlı Türkçesi یمك(yemek, eylem) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (yemek, eylem) sözcüğünden devralındı

Eylem

yemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yer)

  1. ağızda çiğneyerek yutmak
    Adam o kadar çabuk yiyor ki, hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. — B. Felek
  2. aşındırmak, delmek, kemirmek, oymak
    Neclâ, onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. — H. Taner
  3. başkasının parasını harcamak
    Dalkavuklar çok parasını yemişler.
  4. batmak, çizmek, dalamak, kaşındırmak
  5. birine alacağını vermemek, ödememek
    Bu adam yüz bin liramı yedi.
  6. bitirmek, harcamak, tüketmek
    Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu. — M. Ş. Esendal
  7. gücünü kırmak, mahvetmek, perişan etmek
  8. kandırmak
    Bizi yemek sana mı kaldı?
  9. hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek
    Haram yemek ne kötü şey.
    Rüşvet yemeyi alışkanlık hâline getirmişlerdi.
  10. harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek
    Yapımına başlanan bu yapı günde beş ton çimento yiyor.
  11. hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak
    Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım… — M. Ş. Esendal
  12. kanunî yoldan cezalandırılmak
  13. ısırmak
    Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş.
  14. sürekli üzmek, tedirgin etmek
    Bu dert beni yiyor.

Çekimleme

Eş anlamlılar
  • (ağızda çiğneyerek yutmak): yimek
  • (ağızda çiğneyerek yutmak, eskimiş): taam etmek
Zıt anlamlılar
Alt kavramlar

Atasözleri

Deyimler

Türetilmiş kavramlar

Çeviriler

Kaynakça