Merhaba, buraya
yemek kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da
yemek kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve
yemek kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz.
yemek kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada.
yemek kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
Türkçe
Söyleniş
Köken 1
- Osmanlı Türkçesi یمك (yemek) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (“yemek”, eylem) sözcüğünden, yukarıdaki Köken 1'e bakın (yeme + -k).
Ad
yemek (belirtme hâli yemeği, çoğulu yemekler)
- günün belli saatlerinde yenilen gıda
- karın doyurma, yemek yeme işi
- Yemekten sonra gocuğuna sarar, yatırırdı beni. — N. Cumalı
- misafirlere yiyecek verilerek yapılan ağırlama
- Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. — F. R. Atay
- (gastronomi) yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek
- Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler. — M. Ş. Esendal
Çekimleme
Eş anlamlılar
Üst kavramlar
Alt kavramlar
günün belli saatlerinde yenilen gıda
misafirlere yiyecek verilerek yapılan ağırlama
yenmek için hazırlanan yiyecek
Deyimler
Türetilmiş kavramlar
- yemek borusu,
- yemek çeşidi,
- yemek çıkarmak,
- yemek dolabı,
- yemek dökmek,
- yemek duası,
- yemek fiili,
- yemek hizmeti,
- yemek listesi,
- yemek tuzu,
- yemek vakti,
- yemek yemek,
- yemek zamanı,
- yemekçe,
- yemekçi,
- yemekçik,
- yemekken,
- yemekle,
- yemekli,
- yemekse,
- yemeksiz
Çeviriler
yenmek için hazırlanan yiyecek
Ek okumalar
Köken 2
- Osmanlı Türkçesi یمك (yemek, eylem) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (“yemek”, eylem) sözcüğünden devralındı
Eylem
yemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yer)
- ağızda çiğneyerek yutmak
- Adam o kadar çabuk yiyor ki, hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. — B. Felek
- aşındırmak, delmek, kemirmek, oymak
- Neclâ, onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. — H. Taner
- başkasının parasını harcamak
- Dalkavuklar çok parasını yemişler.
- batmak, çizmek, dalamak, kaşındırmak
- birine alacağını vermemek, ödememek
- Bu adam yüz bin liramı yedi.
- bitirmek, harcamak, tüketmek
- Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu. — M. Ş. Esendal
- gücünü kırmak, mahvetmek, perişan etmek
- kandırmak
- Bizi yemek sana mı kaldı?
- hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek
- Haram yemek ne kötü şey.
- Rüşvet yemeyi alışkanlık hâline getirmişlerdi.
- harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek
- Yapımına başlanan bu yapı günde beş ton çimento yiyor.
- hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak
- Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım… — M. Ş. Esendal
- kanunî yoldan cezalandırılmak
- ısırmak
- Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş.
- sürekli üzmek, tedirgin etmek
- Bu dert beni yiyor.
Çekimleme
Eş anlamlılar
- (ağızda çiğneyerek yutmak): yimek
- (ağızda çiğneyerek yutmak, eskimiş): taam etmek
Zıt anlamlılar
Alt kavramlar
Atasözleri
bir şeyin kaplayabileceği boşluk, mekân
Deyimler
yenmek için hazırlanan yiyecek
- aç kurtlar gibi yemek,
- ağızını yemek,
- alabandayı yemek,
- alaminüt yemek,
- altıdan yemek,
- ayvayı yemek,
- baş yemek,
- bıçak yemek,
- birbirini yemek,
- bok yemek,
- borç yemek,
- bokunu yemek,
- buturma yemek,
- ceza yemek,
- cimcik yemek,
- çalım yemek,
- çarçur yemek,
- çifte yemek,
- damga yemek,
- darbe yemek,
- dayak yemek,
- ekmeğini yemek,
- fırça yemek,
- feleğin sillesini yemek,
- gayarı yemek,
- gôl yemek,
- göğle yemek,
- göğleme yemek,
- gözle yemek,
- gün yemek,
- güveyi yemek,
- halt yemek,
- hava yemek,
- hazır yemek,
- hazırdan yemek,
- içini yemek,
- iğne yemek,
- kafayı yemek,
- kazık yemek,
- küfür yemek,
- sopa yemek
|
hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek
Türetilmiş kavramlar
Çeviriler
Kaynakça