Merhaba, buraya bone kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da bone kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve bone kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. bone kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. bone kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
The British Museum Additional MS, 12,056 – Lanfranc of Milan (a1420). “Wounds complicated by the Dislocation of a Bone”, Lanfranc's "Science of cirurgie." (en). | isbn=1163911380 | baskı= | yayıncı=K. Paul, Trench, Trübner & Co | yer=London | editör=Robert von Fleischhacker | cilt= | sahife=63 | metin=Ne take noon hede to brynge togidere þe parties of þe boon þat is to-broken or dislocate, til viij. daies ben goon in þe wyntir, & v. in þe somer; for þanne it schal make quytture, and be sikir from swellynge; & þanne brynge togidere þe brynkis eiþer þe disiuncture after þe techynge þat schal be seid in þe chapitle of algebra.}}
(sayılabilir) Kemikten yapılmış bir iç iskeletin bileşenlerinden her biri.
2019: "Tres Bocas" by Scott Sadil, California Fly Fisher
The reason I rarely fish for Mag Bay bones' with a 5-weight or 6-weight is the number of fish that can turn light stuff inside out. — Mag Bay'de nadiren 5 ya da 6 kilo ile kemik avlamamın sebebi, hafif şeyleri ters yüz edebilen balık sayısıdır.
The Accountant had brought out already a box of dominoes, and was toying architecturally with the bones. — Muhasebeci şimdiden bir kutu domino taşı çıkarmış ve mimarî şekilde dominolar ile oynuyordu.[1]
In between sets I took her outside, sat against a fence near the dumpster, and smoked a bone with her. — Setler arasında onu dışarı çıkardım, çöp kutusunun yanında bir çite oturdum ve onunla esrarlı sigara içtim.
He cites an instance of land heavily boned 70 years ago as “still markedly luxuriant beyond any other grass land in the same district.” — 70 yıl önce gübreli bir arazi örneğini “aynı bölgedeki diğer bütün otlakların ötesinde hâlâ belirgin şekilde bereketli” olarak aktarıyor.[2]
(Avustralya, Aborijin kültüründe) Mağdura hastalık ve hatta ölüm getirmeyi amaçlayan bir ritüel olan "kemikle işaret etme" yapmak.
"You don't know!", Bony echoed. "You can tell me who boned me fifteen years ago on the other side of the world, and you can't tell me who killed the white-fella in the Crater". — "Bilmiyorsun!", diye tekrarladı Bony. "On beş yıl önce dünyanın diğer tarafında beni kimin "kemiklediğini" söyleyebilirsin ve Krater'deki beyaz adamı kimin öldürdüğünü söyleyemezsin."[4]
"I know it. You do not study." "What's the use of boning' all the time! I wasn't cut out for it." — "Biliyorum, çalışmıyorsun." "Sürekli çalışmak ne işe yarar! Buna uygun değildim."[5]
Botları parlak bir cilayla cilalamak.
"...the permanent boning (excessive polishing) of boots by recruits" — "... acemiler tarafından botların kalıcı olarak cilalanması (aşırı cilalanması)"[6]