Merhaba, buraya
få kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da
få kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve
få kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz.
få kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada.
få kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
İsveççe
Söyleniş
Köken 1
- Eski İsveççe fār sözcüğünden, o da Eski Norveççe fár sözcüğünden devralındı, o da Ana Cermence *fawaz sözcüğünden devralındı.
Ön ad
få (färre minst (färst))
- az
Açıklamalar
- färst sıfatının üstünlük şekli olup çok ender kullanılır. 20. asırda tamâmen unutulmuş olduğu farzedilirdi. Umumiyetle “minst” veye bir isim olarak kullanıldığında değişiklik yapılarak “det minsta antalet” (harfiyyen: “en az sayıda” veya “en küçük sayı”) kelimeleri ilave edilir kullanılır.
Zıt anlamlar
Köken 2
- Eski İsveççe fā sözcüğünden, o da Eski Norveççe fá sözcüğünden devralındı, o da Ana Cermence *fanhaną sözcüğünden devralındı; ayrıca Almanca fangen ve Hollandaca vangen.
Eylem
få (får fick, fått få)
- almak; avlamak (mesela av hayvanını, balığı, bir suçluyı)
- Hur mycket fisk fick ni? — Ne kadar balık yakaladın(ız)?
- almak; başarılı bir şekilde kandırmak, yakalamak.
- almak, birinin bir şeyi yapmasına sebep olmak
- Få ut honom därifrån! — Onu buradan çıkarın!
- Pavlov fick hundarna att dregla när middagsklockan ringde. — Pavlov, akşam yemeği zili çalınca köpeklerin ağzının suyunun akmasına sebep oldu.
- almak, eline geçmek
- Jag fick paketet idag. — Paketi bugün aldım.
- almak; halletmek, (hâle gelmesine) sebep olmak.
- Jag hoppas jag hinner få det här gjort innan lunch. — Umarım bunu öğle yemeğinden önce halletmek için zamanım olur.
- (birşey için) müsade edilmek, yapmaya imkânı olmak
- Du får ta så många du vill. — İstediğin kadar alabilirsin.
- cevap almak
- Han fick "nej" som svar. — "Hayır" cevabını aldı.
- hastalığa yakalanmak
- Han har fått vinterkräksjukan. — Kış kusmasına yakalandı.
- mecbur kalmak, yapmak mecburiyetinde kalmak
- Om ingen annan vill, får jag göra det själv. — Başka birileri isterse yapmak mecburiyetinde kalırım.
- sayı yapmak; testte puan kazanmak
- (bir zarfla) bir şeyi yapmayı başarmak, genellikle bir harekete sebep olmak (mecazî veya hakîkî mânâda)
- Vi kan inte få upp låset: det har rostat fast. — Kilidi açamıyoruz: Paslanarak kapanmış.
- Regeringen fick igenom budgeten efter en lång debatt. — geçirmeyi başardı.|Hükümet, uzun bir tartışmadan sonra bütçeyi geçirmeyi başardı.]]
Eş anlamlılar
Türetilmiş kavramlar
Ayrıca bakınız
- ta emot (bir şeyin teslim edilmesinin fizikî fiili)