Merhaba, buraya
taze kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da
taze kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve
taze kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz.
taze kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada.
taze kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
|
Ayrıca bakınız: täze
|
Türkçe
Köken
- Farsça
Ad
taze (belirtme hâli tazeyi, çoğulu tazeler)
- (mecaz) genç kadın
- Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. -Ö. Seyfettin
Çeviriler
Ön ad
taze (karşılaştırma daha taze, üstünlük en taze)
taze
- bozulmamış, bayatlamamış olan
- Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç
- dinç, yıpranmamış, yorulmamış
- Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. - Memduh Şevket Esendal
- kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
- Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. - Memduh Şevket Esendal
- (mecaz) yeni, zamanı geçmemiş
- Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı
Çeviriler
Kaynakça
Atasözleri