Merhaba, buraya
açık kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da
açık kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve
açık kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz.
açık kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada.
açık kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.
Türkçe
Köken
Söyleniş
Zıt anlamlılar
Ad
açık (belirtme hâli açığı, çoğulu açıklar)
- belli bir yerin biraz uzağı
- Tren yolu nehrin açığından geçer.
- (denizcilik) denizin kıyıdan uzakça olan yeri
- Limanda bilinen gemiler, hâlbuki açıklardadır. — B. Necatigil
- (ekonomi) bir ihtiyacın karşılanmaması hâli
- Bütçe açığını bir türlü kontrol altına alınamıyordu.
- Ülkenin doktor açığı gittikçe büyümekteydi.
Çekimleme
Alt kavramlar
Deyimler
Türetilmiş kavramlar
Çeviriler
bir ihtiyacın karşılanmaması durumu
Ek okumalar
Belirteç
açık
- belirgin bir şekilde
- İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? — M. Yesârî
Çeviriler
Ön ad
açık (karşılaştırma daha açık, üstünlük en açık)
- açılmış, kapalı olmayan
- Açık pencereden pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. — E. Atasü
- aralığı çok
- Açık adımlarla.
- boş
- Kâğıtta açık yer kalmadı.
- boş, görevlisi olmayan (iş, vazife), münhal
- Açık kadro.
- çalışır hâlde olan
- Bâzı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar. — Ö. Seyfettin
- çıplak, örtüsüz
- Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selâmladı. — A. Kabaklı
- engelsiz, serbest
- Sana açık bir yol görünüyor.
- gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen
- Bu adamın her işi açıktır.
- her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen
- Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o. — T. Buğra
- kolay anlaşılır
- Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır. — E. Işınsu
- rengi koyu olmayan
- Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. — Ö. Seyfettin
- sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan
- Açık sahneleri ballandıra ballandıra anlatır o.
Zıt anlamlılar
- (açılmış, kapalı olmayan): kapalı
- (boş, görevlisi olmayan): münhal
- (kolay anlaşılır): vazıh
- (rengi koyu olmayan): koyu
Atasözleri
Çeviriler
Kaynakça
Eski Türkçe
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
Ad
- (aile) büyük kardeş, ağabey
Karaçay Balkarca
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
Ad
- açık, vazıh
- (dil bilimi) sesli harf, ünlü, vokal