Kullanıcı:3210/arşiv3

Merhaba, buraya Kullanıcı:3210/arşiv3 kelimesinin anlamını aramaya geldiniz. DICTIOUS'da Kullanıcı:3210/arşiv3 kelimesinin tüm sözlük anlamlarını bulmakla kalmayacak, aynı zamanda etimolojisini, özelliklerini ve Kullanıcı:3210/arşiv3 kelimesinin tekil ve çoğul olarak nasıl söylendiğini de öğreneceksiniz. Kullanıcı:3210/arşiv3 kelimesi hakkında bilmeniz gereken her şey burada. Kullanıcı:3210/arşiv3 kelimesinin tanımı, konuşurken veya metinlerinizi yazarken daha kesin ve doğru olmanıza yardımcı olacaktır. XXX'in ve diğer kelimelerin tanımını bilmek, kelime dağarcığınızı zenginleştirir ve size daha fazla ve daha iyi dilsel kaynaklar sağlar.

Projeler

Mesnevi

  • Mesnevi Projesi-UNESCO TARAFINDAN İLAN EDİLEN MEVLANA 800. ANMA YILI ANISINA DÖNEMİNİN EN MÜKEMMEL NESİR TÜRKÇESİ OLAN RUH-UL MESNEVİYİ WİKİLEŞTİRME PROJESİ

1-30 31-60 61-90 91-120 121-150 151-180 181-210 211-240 241-270 271-310 311-340 341-370 371-400 401-430 431-460 461-490 491-520 521-550 551-580 581-610 611-640 641-670 671-700 701-730 728-761 761-790 791-820 821-850 851-880 881-910 910-940 941-970 971-1000 1001-1030 1031-1060 1061-1090 1091-1120 1121-1253 1154

Bu seksiyon Mevlananın 800 . yılı anısına mevlananın mesnevi-i manevisinin

EN MUHTEŞEM TÜRKÇE yorumu olan BURSEVİ'NİN RUH-UL MESNEVİSİNİ vikisözlük standartlarında KAMUSAL SUNUMU İÇİN hazırlanmaktadır.

3210 - Vikisözlük Müzakereleri

Yeni kullanıcılar

Merhabalar Viki yeni kullanıcılar hakkında bilgin var mı sürekli madde girişi yapıyorlar eşgüdümlü çalışıyorlar gibi isimleri de birbirine benziyor sanki alfabeyi bölüşmüşler gibi ve de uyarıları kulak astıklarını da görmedim veya bir yanıt verdiklerini de--Nosferatu 15:26, 11 Haziran 2007 (UTC)

Sanırım hepsi bir veya iki kişi özellikle eski maddelere verilen zarar devam edecek olursa bir uyarı verip sonuç alınmadığı takdirde bir süre engelleme yapmayı düşünüyorum. --Viki 17:53, 11 Haziran 2007 (UTC)
Bunlar sürmene anadolu lisesi(SAL) öğrencileri kollektif çalışmayla proje bazında görev taksimatı yaptılar; yakında daha düzgün ve daha kapsamlı girdiler olacaktır. Çocukların morallerini engelleyerek bozmayalım, ben onları uyarırım. Değerli kardeşim inanın bizi onlar geçecekler, zeki kabiliyetleri istidatlı ve planlı çalışıyorlar yakında yapıyı kavrayacaklar. Az sabır. selamlar. -- 3210  (T) 01:00, 31 Temmuz 2007 (UTC)
Merhaba, Mesajlara cevap alamadığımız için durumun ne olduğunu tam olarak anlamamıştım. Aslında bir okul veya topluluk olabilecekleri aklıma geldi. Fakat genelde aynı yapıda bilgi girişi yapılması ve sıralı bir şekilde kullanıcı oluşturuluması daha çok bir kişinin sürekli yeni kullanıcı açtığı izlenimini verdi. Durum böyleyse sorun yok. Yapıyı öğrenirler. Bende yardımcı olurum. --Viki 05:56, 13 Haziran 2007 (UTC)
Arkadaşlarımıza her türlü konuda yardıma hazırım ,sayfaları düzenlemeye devam edeceğim--Nosferatu 10:53, 13 Haziran 2007 (UTC)
Merhaba, Bu öğrencilerle ilgilenen bir yetkili (öğretmen) yokmu? Ne uyarılara kulak asıyorlar. Ne de önceki maddeleri veya bizim yaptığımız düzeltmeleri inceleyip kendilerini geliştiriyorlar. Çoğu madde düzeltme bekliyor ve bu arada eski maddelerde tahrifatlar yapıyorlar. Vikisözlük te çok katılımcı olması, çok madde olması çok önemli değil. Önemli olan toplulukla uyumlu çalışan, standartlara uygun madde oluşturan (veya öğrenen) kullanıcıların artması. Ulaşabileceğimiz bir yetkili varsa madde yapıları hakkında bilgi verelim öğrencilere bilgi versin de yaptıkları bir işe yarasın. --Viki 16:37, 16 Haziran 2007 (UTC)
sevgili viki , yeni kullanıcılar zamanla işi kapacaklar. öğretmenlere ve öğrencilerede görev dağılımı yapıldı. Bu hafta öğretmenlerle toplantı yapacağım. Öğrencilerini kontrol görevinide onlara tevdi edeceğim. Belli harf aralıklarını düzenli kontrol edecekler kontrol ve uyarı görevi eksikliği böylece giderilmiş olacak. Merak etmeyin onlarda gelişecekler.Az sabır daha emekleme aşamasındalar. selamlar. -- 3210  (T) 01:00, 31 Temmuz 2007 (UTC)

Rumca

Kökenini Rumca olarak belirttiğin maddelerin çoğu aslında Yunanca olmalı. --Viki 12:38, 16 Haziran 2007 (UTC)

Sevgili viki bizim sürmene grubundan birisinin editinde yukarıdaki cümleyi yazmışsın ,benim kanaatime göre Greekler kendileri dışındakilere Romalı veya Romanian (veya Rum) derler. Yani arapların kendi dışındakilere acem demesi gibi bir şey. Dolayısıyla rumca olduğu söylenen her kelimenin, yunanca kelime anlamına gelmemekte olduğunu değerlendirmekte ve arada nuans olduğunu düşünmekteyim.--3210 12:46, 12 Temmuz 2007 (UTC)
Aslında eski bir konu ama sen düzenleme yapınca dikkati mi çekti. Sanırım doğru. O sıralar kullandığım sözlüklerde (TDK dahil) kökenler Yunanca görünüyordu. Fakat TDK da web sayfasındaki Yunanca kökenlileri Rumca olarak değiştirmiş. Köken bölümünde bize son olarak geldiği dilden itibaren yazdığımız için sanırım Rumca olmalılar. (Belki geriye doğru köken dilleri yazarken kaynaklarda geçiyorsa Yunanca da ayrıca belirtilebilir. ) --Viki 08:46, 15 Eylül 2007 (UTC)
Vikisözlüğü TDK nın ciddi olarak takip ettiğini biliyorum. Buda bizim onlara bir katkımız veya argo tabirle kıyağımız olsun. Bilginize teşekkürler.-- 3210  (T) 23:47, 18 Eylül 2007 (UTC)

eşitmək

Merhaba, eşitmək i neden işitmek e yönlendirdiğini anlayamadım. eşitmək Azerice işitmek anlamındadır. Bu nedenle Azerice olduğunu belirtmek ve anlam olarak "işitmek" yazmak gerekiyor. --Viki 08:08, 11 Temmuz 2007 (UTC)

Çorum havalesinde de eşitmək olarak kullanılır. Azericeye yakın bir şiveleri vardır. Onu belirtmedim ama belirtmek lazım. Onun için oraya yönlendirme yaptım. selamlar-- 3210  (T) 00:38, 7 Ağustos 2007 (UTC)
Çorum da kullanılan şekli eşitmək mi yoksa eşitmek mi?--Viki

Vikipedi şablonu

Merhaba, "Vikipedi" şablonunu maddelerde kullanmıyoruz. Vikipediye bağlantı eğer madde içeriği vikipediden alınmışsa "Kaynaklar", ek bilgi için Vikipedi bağlantısı kuruluyorsa "Ayrıca" bölümünde gösteriyoruz. --Viki 08:20, 11 Temmuz 2007 (UTC)

Merhabalar,Viki neden maddelerde "Vikipedi" şablonunu kullanmıyoruz? Bence "Vikipedi" şablonunu maddelerde kullanmamız lazım. Çünkü kelimenin anlamını tamamlayan esas madde ansiklopedi maddesi değil mi? ve esas külli bilgiyi tamamlayacak maddenin vurgulu olarak orada yer alması faydalı olmaz mı? Vikisözlüğün İngilizcedeki karşılığı olan wikitionary'de de öyle olduğunu hatta sanırım orada kardeş projelerde olan tüm ortak maddelere ortak şablon konduğunu görmüştüm.Sanırım bizde ortak maddelere ortak şablon kullansak faydalı olur. Selamlar -- 3210  (T) 00:42, 31 Temmuz 2007 (UTC)
Merhaba, Madde yapısında daha çok İngilizce değil Almanca wiktionary i esas aldığımız için böyle bir yapı oluşturuldu. Almanca wiktionary çok daha düzenli ve sözlük yapısına daha uygun. Basılı sözlüklerede benzemesi açısından bağlantıları maddenin altında kaynaklar ve ayrıca bölümlerinde veriyoruz. Ayrıca vikisözlük te amaç madde hakkında detay bilgiye ulaştırmaktan çok kelimenin sözlük bilgilerine ulaştırmaktır. Vikipedilerde bu şablon kullanılmasına rağmen maddenin üstünde fazla yer kapladığı ve hoş görünmediği için maddenin en altında kullanılıyor. Kolay gelsin. --Viki 10:19, 6 Ağustos 2007 (UTC)

Merhaba, cüda maddesinde örnekler bölümü çok karışık olmuş. Örnekler bölümünde sadece kelimenin kullanıldığı örnek cümleler olmalı. (şiir yada metnin tamamı değil) --Viki 11:37, 19 Temmuz 2007 (UTC)

Merhabalar sevgili kardeşim, bazen vaktim olmuıyor kapsamlı düzenlemeye,önce genel dokunuyorum,sonra ayrıntılı düzenliyorumveya düzenletiyorum. Bizim kullanıcı:yasemin hocanıma düzenlemesi için mesaj etmıştım.Sanırım izinde olduğu için düzenleyemedi. Örnek şiir cümlesinide bir bütün değerlendiğim için oraya koydum.Sanırım madde bayağı açıklayıcı oldu.Yardımına teşekkürler, kardeşim. Selamlar. -- 3210  (T) 01:09, 31 Temmuz 2007 (UTC)

Türkçe kelimeler yerine Arapça kelime kullanışı

Merhaba, Niçin Türkçe kelimeleri Arapça kelimelerle değiştiriyorsunuz. (olası yerine muhtemel gibi)--Saltinbas 20:10, 1 Ağustos 2007 (UTC)

Selamlar, sevgili altınbaş, Evvela şunu belirtmeliyim ben kimsenin yaptığını değiştirmiyorum Tam aksine "Son değişiklikleri izlerken IP li anonim bir kullanıcı vandalığını geri aldım. YaniTembelejderhanın Vikisözlük:Güncel olaylarda yazdıklarını vandallamıştı, onu geri aldım. ]
Yoksa arabi-türki olan, öz-öz olmayan gibi takıntılarım, alınganlıklarım çok şükür hiç yok. Onu dar kafalılık olarak görürürüm.
Kullandığımız ve bize anlam katan her kelime bizim sözcüğümüz sayılır.
Ben aslında dilde özcü - öztürkçeci olan-olmayan ayırımlardan çok yabancılarda olduğu gibi yapısal dilci-doğal dilci gibi ayrımları daha bilimsel daha içsel, daha samimi ve daha realist buluyorum.
İngilizce Vikipedia ya gidin orda vilayet lafınıda bulursun,kaza lafınıda.Hem pek çok anlam yüklendiğini görürsün. Biz niye kullanmayacağız ki?
Bana göre; kelimenin edebi olması ve dilime hoş gelmesi ve kelimeye anlam yükleyebilmem çok daha önemlidir. Birde kelime tarihi tecrübemizden geliyorsa artık o bizim temel yapımızdan sayılır.
Yapısalcı dil gereği kulanılabilir.
Tabii bunlar dil yaklaşımları .Bizde yapısal dilci veya doğal dilci yok ki.
Bizde irrasyonel bir bölünme var.
Siyasal yapılara göre dilcilik var.
Bir siayasal partinin adamıysanız farklı dilden konuşursunuz gibi.
Ben her seçimde farklı bir partiye oy veren bir dilci olarak bu ayırımları rasyonel bulmuyorum.Farsça kelimeye taraf, arapça kelimeye karşı gibi bir tavırda değilim. Mesela; İngilizce irrasyonel kelimesi akıl-dışı kelimesinden bana daha doğal geliyor.Doğal dilciliği tercih ediyorum. İçime doğama hoş gelirse, anlamı daha rahat ifade edbilirsem hemen "malım bu benim" diyorum ve alıyorum.
Merhaba yerine mrb yı kullanmak bana yazıda daha doğal bir dil gibi geliyor. Doğal dilciliği seçiyorum.
Ben lisede iken de türkçeci -öz türkçeci gibi evrensel olmayan belki kısmen mantıksızda diyebileceğimiz ayrımlarından fevkalade rahatsız olurdum; hatta hoca eski dille ağdalı konuşsa ben daha yeni çıkarılmış turfanda kelimelerle konuşurdum. asker yerine süel derdim, sırf hocayı kızdırmak yanlışını vurgulamak için. Ama hoca piyasaya yeni çıkartılmış bir kaç günlük taze meyve hükmünde turfanda öztürkçe kelimeleri tercih ederse bende bayağı terkibi bend gibi konuşur ve yazardım. Sırf iki aşırı tavrı protesto etmek için. Bendeniz hem sporda, hem edebiyatta, hem de meslek hayatında sınırlarda, kıyılarda dolaşmayı severim.
Tabii bu bir tercih meselesi
Ama deminde dediğim gibi başkasının yazdığını vandallayan IPli anonim kullanıcıların vandallıklarınıda elbette geri alırım. Bence her kayıtlı kullanıcı vandallıkları geri almalı.
Sayfanın geçmişinden detaya bakabilirseniz orada ne tür vandalizm yapıldığını görürsünüz. Ben doğrusu Tembelejderha nın sadece vandallanan eski sürümünü geri getirdim.
değerli kardeşim maşallah sizden başka arazide çalışan yok.
tebrikler ve selamlarımla.-- 3210  (T) 20:28, 1 Ağustos 2007 (UTC)
merhaba,
Viki şu sıralar ortada değil. Bende elimden geldiği kadar düzenlemeye çalışıyorum. Bu sıralar Divanı Lügatı Türk'te ki atasözlerini girmek istiyorum. Atasözleri kategorisini genişletmemiz gerek. Şu anda 30-40 kadar atasözü var.--Saltinbas 20:35, 1 Ağustos 2007 (UTC)
Tebrik ederim. Gayet güzel bir çalışma. Bizim uşaklar tatile girdi, okullar açılsa inşallah 350 000 kelimeyi bir ayda hem de kapsamlı girdilerle deviririz. Öğrencilere kurs verdiririz. O zaman atasözlerini de inşallah beraber kapsamlı bir şekilde gireriz. Selamlar-- 3210  (T) 21:08, 1 Ağustos 2007 (UTC)
merhaba, Ben elimden geldiğince Eski Türkçe kelimeler kullanma taraftarıyım. ingilizceyi iyi bilmeme rağmen realist kelimesi yerine gerçekçi kelimesini kullanmayı tercih ederim. Ayrıca dillerin birbirinden etkileşmesi konusuna açık olmama rağmen, bunu iki taraflı olması gerektiğini düşünüyorum. İngilizcede kaç tane Türkçe kelime kullanılıyor biliyormusunuz. bir elin parmağını geçmez. Arapçada da aynı şekilde. Ama Farsçada Türkçe kelimeler var ve ben Farsça kelimelere karşı daha ılımlı yaklaşıyorum. nede olsa komşumuz. İngilizce kelime kullanmak yerine Farsça kelime kullanmayı yeğlerim.--Saltinbas 20:43, 1 Ağustos 2007 (UTC)
Bence sözcüklerin kökeni çok önemli değil. Halk tarafından benimsenmiş her sözcük kökeni ne olursa olsun Türkçe dir. Fakat yinede bazı konulara dikkat etmekte fayda var. Öncelikle hem Türkçe hem de yabancı kökenli yaygın kullanımda olan sözcüklerden Türkçe kökenli olanı tercih edilmeli.(kelime yerine sözcük) Mümkün olduğunca eskimiş veya artık sadece Osmanlıca sözlüklerde yeralan sözcükler kullanılmamalı. Ayrıca sadece Türkçe kökenli olsun diye üretilmiş zorlama sözcüklerin kullanımıda bence yeterince yaygınlaşmadan kullanılmamalı. (Aksi taktirde bunlara karşıda tepki oluşuyor.) Vikisözlük güncellenebilir olduğu için zamanla eski sözcükler yaygınlaşan yeni sözcükler ile değiştirilebilir. Yapılan değişikliğe konu olan varsa, olası, yazım, ulus gibi sözcükler Türkçe kökenli ve gerçekten yaygın olarak kullanılıyorlar. Bu nedenle bu tür bir değişiklik doğru değil. (Belki 20 yıl önce doğru olabilirdi) --Viki 11:20, 7 Ağustos 2007 (UTC)
Bence de kelimatın kökeni önemli değil. Benim beğendiğim her kelime, bu kelimesiz Türkçe olmaz dediğim her kelime, kökeni her ne olursa hata halk hiç kullanmasada türkçedir. Beğendiğim hayranı olduğum fuzulinin kullandığı dilimizin malı olan kelimeler, kullanmasakta benim için o kelimat fuzuli değil , türkçedir. Aksine bizim malımız olup kutsaldır o kelimeler. Bir kelime, halk kullanmıyor diye diğer kelimeye tercih edilemez.
mesela vilayet kelimesi bizim öz malımızdır. millet kelimesi de bana ulus kelimesinden daha anlamlı gelir. Hatta yabancı pek çok dilede türkçeden geçmiştir.Ulus kelimesi bana Akif'in "ulusun korkma" dediği gibi ulumayı hatırlatır. Babamın ve dedemin kullanmadığı 40 yıllık hiç bir edebi eserde bulamayacağım ulus helimesi bana ızdırap verir. Mevlananın mesnevisindeki dinle diye başlayan beyitlerine müracaat ederim.
Bana göre dilde yabancı kelime diye bir şey yoktur ; her dilden aldığımız her kelime bizim öz malımızdır.
Bence işi doğallığa bırakmalı. Ben eğer akıldışını tesirli bulmuyorsam, o zaman irrasyoneli kullanırım. O bana daha doğaldır. Hatta diyebilirm ki; o bana daha öz Türkçedir. Ama illa türkçe olacaksa akıl-dışı yerine delice demeyi daha bir türkçe bulurum. Yabancı dillerin yapısına türkçeyi uydurmayı tercih etmem. Fuzulinin kullanmadığı kanuninin kullanmadığı; imitasyon kelimeleri hiç sevmem. Veri işletmeni yerine tahrirat katibini tercih ederim. Çünkü her yanlış yazı yazana elleri kurusun ol bed tahriririn sözünü bana telmih eder. Yanlış yapmaktan ve fuzulinin ve dahi dedelerimin elleri kurusun bedduasını almaktan kurtulmak isterim. Bence yapısal dilci olmalı ve dili doğallığına bırakmalı doğal dilci olmalı. Bu dünyadaki evrensel dilci akımların yöntemidir. Her daim tercih ederim, devrik cümleyi düzgün cümle yerine. Çünkü o daha doğaldır. Tembel ejderha millet dedi ise, ona saygı duymalı ve onun o yazdığı öyle kalmalı, diye düşünürüm. Bence zorlama olmamalı akışına bırakmalı. Ben sözcük deyince daha çok müstehcen bir şeyi bana çağrıştıryor. o yüzden onu kullanmak istemiyorum. Ama kelime deyince Kanuninin kelimatı bana tahattur ediyor. Fuzulinin yazı yazanlara ve katiplere bed duası aklıma geliyor. Ah nedim diyorum. Mevlananın dinle diye başlayan o meşhur beyitleri aklıma geliyor.Ol kelimattan cüda kalmak bana neyistandan uzak kalan ney gibi nalan etmek anlamına geliyor. Sine xevahem şerha şerha ez firak ta beguyem ez derdi iştiyak diyorum. Sinesi türkçe ile şerha şerha olamayan bırakılan türkçe kelimelerden firakın acısını bilmez, diyorum. Ol kelimat, benim gibi 4 çocuk babası olan birisine talihsiz bir baba olan kanuninin 4 evladınında kaybını veya talihli Yakup Ağanın barbaros gibi 4 evladının kahramanlıklarını ve kitaplardaki onların şiirlerindeki hüzünlü sevinçli kelimatını hatırlatıyor.Daha bunun gibi nefis binlerce edebi eseri bana anlatıyor. Sinesi şerha şerha olmayan bu kelimattan uzak kalmanın anlamamanın acısını bilemez. Bin yıllık mükemmel bir dili atmanın acısını bilemez.neyse sizlerle konuşmak yazışmak güzel, hiç olmazsa dile sevdalı sizin gibi bir kaç arkadaş var. Selamlar.-- 3210  (T) 19:31, 8 Ağustos 2007 (UTC)

Merhaba, kadın maddesinde bazı yanlışlar yapılmış.

  • Bölüm başlıkları için mevcut başlık şablonlarının kullanılması gerekiyor. {{Eş Anlamlılar}} gibi
  • Eş Anlamlılar bölümünde sadece kelimelerin sıralanması gerekiyor. (anlam ve köken açıklaması ilgili kelimeye ait sayfada verilebilir)
  • Deyişler yerine {{Deyimler}} kullanılmalı
  • "Yakın ve Anlam Bağlantısı Olan Kelimeler" şiveler ile aynı (amacı belli değil, yine anlam burada verilmemeli)
  • Kategoriler için mümkün olduğunca {{terim|}} şablonu kullanılmalı. Akrabalık için zaten bir kategori mevcut (farklı adla)
  • Interwiki bağlantısı yine yanlış kullanılmış. ] hatalı. Eğer Azerice sözlükte kadın maddesi mevcutsa ] kullanılabilir.

Kolay gelsin. --Viki 08:44, 7 Ağustos 2007 (UTC)

Sevgili özgür,
Kadın maddesi çok yavandı bayağı genişlettim. Ansiklopedilerde dil kitaplarında bulamayacağınız geniş malumat verdim. Yabancı dillerden kadın kelimelerinin tercümelerini koydum. Daha zengin olmadı mı?
  • mevcut bölüm başlıklarını farketmedim bende aşağısına eş anlamlıları koydum. Düzeltiğiniz için teşekkürler.
  • sehven deyimler yerine deyişler olmuş.
  • şiveler ayrıdır; yakın akraba veya anlam bağlantısı olan kelimeler ise tamamaen farklı ve ayrı konulardır.karınla karındaş akrabadır.ama şive daha farklı bir olay değil midir? Akraba kelimelere anlam verilmesinin zararını iseanlamadım. Okuyana algılama olasılığı sağla mıyor mu? Bence camia bu alanda consensius sağlamalı.
  • benim düzenlediğimde akrabalıkla alakalı katagori sanırım yoktu.
  • interwiki bağlantısını ben sanırım koymadım.ama bildiğim kadarıyla azerilekadın yerine qadın kullanırlar
Ayrıca anadolu şiveleride konmalıdır.Ben koymuştum sanırım siz kaldırmışsınız. Amasya'da kadına qadın derler, Bence lokal şiveler türki şiveler gibi her kelimede olmalı. babaya buba denen yerler bilinmeliki kelime tam açıklayıcı olsun.-- 3210  (T) 20:01, 8 Ağustos 2007 (UTC)

Merhaba, Avrat maddesinde bazı hatalar var.

AVRAT kelimesi gayet basitti., takdir edersiniz ki yaptığım düzenlemelerle nitelikli bir madde oldu. Maddelerde maalesef ayrıntılı düzenleme yapamıyorum,çünkü vaktim yok. Bir dilci olarak vikisözlük kampanyasına destek kapsamında ben de artı değer katmaya çalışıyorum. Arkadaşlar düzenlesin diye bekliyorum.-- 3210  (T) 04:14, 28 Eylül 2007 (UTC)
  • Dil ve Söztürü şablonlarında sözcüğün ait olduğu dil belirtilir. Sanskritçe sözcüğün köken dili olarak belirtilmiş. Bu şablonlarda Türkçe kullanılmalı. (Zaten Sanskritçe de avrat olarak yazılmaz)
O şablonları kullamayı bilmiyordum , yeni fakettim. aşağıda varmış.Sanırım avrat kelimesinde avrat kelimesinin ait olduğu dili belirttim. Avrat kelimesinin sanskritçe okunuşunu çevirilere koymuş idim. Tabiiki Türkler anlamayacağı için sanskritçe olarak yazamazdım-- 3210  (T) 04:14, 28 Eylül 2007 (UTC)
  • Maddenin önceki halinde "halk ağzı" olarak gösterilmiş. Bunun iptal edilmemesi gerekiyor. Avrat bugün yazı dilinde değil, halk ağzında kullanılıyor.
İdade ettiğinizin aksine elbette avrat kelimesinin yazıda kullanılmasını görürüz. Ama kaba türkçe olarak kullanılır. Hatta edebi metinlerde bile rastlarız-- 3210  (T) 04:14, 28 Eylül 2007 (UTC)
  • Eş anlamlılarda Kürtçe anlamlarda kullanılmış. Bunlar çeviriler bölümünde yer almalı.
Belki Anadoludaki kullanım şekillerini vermek dilcilik açısından faydalı olur sanırım.Hatta eş anlamlıları da anadoluda yaygın olan kullanımlar da bana göre olmalı. vikisözlükten beklentileri olanlara yardımcıda olacaktır. Mahalli şivelerde olmalı ki Türkçe zenginleşsin. Sözlüğümüz içi dolu olsun ve güzelleşsin. kapsamlı sözlük ihtiyacına da karşılık versin. baba hala gibi kelimelerinin o kadar mahalli ve farkı kullanımları var ki bilemezsiniz. Bence herkes bilmeli ve dilimiz zenginleşmeli-- 3210  (T) 04:14, 28 Eylül 2007 (UTC)
  • Kökenin Sanskritçe den geldiği bir görüştür. Önceki halinin silinmemesi gerekirdi. TDK ya göre köken Arapça dır. (En azında resmi niteliği var) Ayrıca köken bölümünde sadece ilk kaynak yazılmıyor. Türkçe ye son giriş dilinde geriye doğru yazılabilir. (Türkçe ye Arapça dan, Arapça ya Sanskritçe den girmiş olabilir gibi)
  • Avrat ın Sanskritçe kökenli olduğuna dair bir kaynak var mı? Bir kaç Sanskritçe sözlüğü inceledim. Kadın anlamında avrat kelimesine benzer bir kelime göremedim.
Kökeninin sanskritçe olduğunda şek ve şüphe yoktur. Kesin silinmelidir. TDK daki adamların Türkçe bilgisi malum. Arabi bilgisini ise konuşmaya bile gerek yoktur. Onların işi gücü kelimelerin kökeni üzerine malumatları ise yetersizdir. Pek çoğu türkçe bilmeyen, anasının dilinden türkçeye çevirerek düşünmekte idiler. Bunlar sakat ile malul arasındaki farkı bile kavrayamazlar. ben bunların binlerce sakatlıklarını ortaya koynuşumdur. Sizlerde baksanız binlercesini bulursunuz. Viki bize arapçadan hiç bir kelime gelmemiştir. Aksine dilimize giren bütün arabi kelimeler farisiden veya sanskritçeden türkçeye girmişlerdir.
  • Interwiki yine yanlış kullanılmış. (Çeviri için kullanılmıyor) ], ] gibi kullanılmalı (diğer dilde bu madde varsa)

--Viki 08:31, 10 Ağustos 2007 (UTC)

Yazılışı yani alfabesi farklı ama okunuşu aynı diye interwiki verdim. Bence okunuşu aynıysa alfabeye bakılmadan interwiki olmalı.-- 3210  (T) 04:14, 28 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, Maddelerde bilgi önemli fakat düzenli ve standart olmayan bilgi kullanımı zorlaştıracaktır. Mümkün olduğunca düzenede dikkat edebilirsen sevinirim. (Özellikle Sürmene grubuna örnek olmak için. Şu anda girdikleri 5000 in üzerinde madde düzenlenmeyi bekliyor. Çoğu rastgele başka biryerden kopyalanıp bırakılmış. Türkçe harf kullanılmayan maddeler var. v.b.) Şu anda düzenlemeye yardımcı olan çok az kişi var. Buna dikkat etmezsek kısa zamanda sözlük diğer katılımcı sözlükler gibi kullanışsız ve ciddiyetten yoksun bir hale gelecektir.
  • Sanskritçe çeviriye Arapça bir karşılık eklemişsin. Bunu anlamadım. Sanskritçe de Arapça harf kullanılıyor mu? स्त्री nin okunuşu (strī) en:स्त्री. (Aynı Arapça kelimeyi Urduca, Pencapça, Hindu? dillerinede eklemişsin ?!)
  • Seval Nişanyan ın sayfasında da avrat Arapça kökenli olarak görünüyor.
  • Yazıda kullanmayı Sanskritçe yazı olarak kastetmiştim. Türkçe de tabii kullanılıyor.
  • Türkçe'ye Arapça'dan hiç kelime girmediği görüşüne katılmak mümkün değil. Bu konuda bilimsel çalışma yapan dil bilimcilerin çoğu ve sözlüklerin hemen hemen hepsinde Arapça kökenli kelimeler var. (Hemde kelime kökenlerinin çoğu Arapça olarak görünüyor) TDK nın birçok hatası olabilir ama daha iyi araştırma ve eserler çıkana kadar kullanılabilecek en geçerli kaynaktır.

Kolay gelsin. --Viki 06:42, 14 Ağustos 2007 (UTC)

sondan başlayayım:
  • Türkçede arapça kökenli kelime yok demedim. Arapçadan doğrudan giren bir kelime yok dedim farslar ne kadar arapça kelien almışsa biz de o kadar arabi kelime almışızdır. Yani dil sosyoloji açısından araplar bizi etkileyen unsur değildir. Belki muarrep farisiler bizim dilimizi dilsel anlamda etkilemişlerdir.TDk ya gelince fikir verebilir. Kısmen kaynaktır. Belki büyük dilci Kazım efendinin çalışması en geçerli kaynak olabilir.
  • Seval Nişanyan önemli, ama eksik ve yetersizdir. Dilimizi Türk olmayanlardan ve ana dili türkçe olmayanlardan öğrenecek değiliz her halde, değil mi?
  • arapça avrat yerine imrae kullanılır,sanırım onu eklemiştim. Ayrıca avrat kelimesinim urduca yazılışını ekledim galiba.
  • Evet düzen önemli.Pek fazla vaktim olamdığı için sadece anlamları yazıp kaybaluyorum. Şu anda 3 ilçeye kaymakam olarak bakmak durumundayım, dolayısıyla fazla zaman ayıramıyorum. Belki geceleri ve sabah erkebn vakitte 2-3 saat ayırıyorum. Aslında ben sadece bu işe teşvik için girdim. Olaya şöyle kabaca bakarım diyordum. Ama iş başa düştü galiba. Okular açılınca projeye daha sıkı sarılacağız. Şimdi hocalar dahil herkes tatilde. Hakikaten belirttiğiniz gibi kelimeleri düzenlemeye yardımcı olan bir ekip yok. Sanırım okullar açılınca pek çok edebiyat ve ingilizce öğretmenini bu işe yönlendirebiliriz. Onlar daha profesyonelce ve meslekleri gereği bu işidaha güzel yaparlar. Öğrencileriyle ortaklaşa çalışırlar.Neyse kolay gelsin. -- 3210  (T) 09:15, 18 Ağustos 2007 (UTC)

Merhaba, Edep maddesine eklediğin deyim "Bi-edeb ra edeb kerden edeb est" Türkçe değil. Bu nedenle açıklama ve yorumları tartışma sayfasına aktardım. Bu tür açıklama ve kişisel yorumlar madde yapısına uygun değil. Tartışma sayfasında verilebilir. Yazılarından gördüğüm kadarıyla Öztürkçeleştirmeye karşısın fakat yoğun olarak Farsça, Arapça ve Osmanlıca kullanıyorsun. Aşırı Öztürkçeleştirme kadar bu da yanlış bence. Her ikisininde kişisel olarak kullanılmasına, üzerinde araştırma yapılmasına veya kişisel gayretlerle yaygınlaştırılmaya çalışılmasına karşı değilim. Fakat bunların yapılacağı yer vikisözlük olmamalı. Vikisözlük dilde bir hedef belirlemez, değiştirmeye kalkmaz, Türkiye'nin değil Türklerin değil Türkçe'nin sözlüğüdür. Yani günümüz Türkiye Türkçesi ne ait kelimeleri içerir. Eski kelimelerin yok edilmesi, kökene göre ayrım yapılması, öztürkçeleştirme, yeni kelimelerin üretilmesi iyi veya kötü olabilir. Bu önemli değil. Önemli olan bunların kabul görüp kullanılmaya başlanmasıdır. TDK ile dalga geçmek için üretilen "çok oturgaçlı götürgeç" eğer bir şekilde halk tarafından kabul görseydi benim için diğer kelimelerle aynı kıymette olurdu. Öztürkçeleştirme bir şekilde kaybedilmiş kelimeleri geri getirme çabasıdır. Osmanlıca, Arapça, Farsça kelimeleri kullanmakta aynı şeydir. (Bugün kullanılan bu kökenlere sahip kelimeler değil, Örn. Fuzuli ve Mevlana nın metinlerindeki bugün kullanılmayan kelimeler) Bunları ayrı kategoride vermemiz gerekir (Osmanlıca olarak). Hatta vikisözlük te yine bugün kullanılmayan "Eski Türkçe" kelimeler var. Bunlar dahi ayrı gruplandırılmalı. (İngilizce'deki Eski-Orta İngilizce gibi.) Buna göre eklediğin deyim Osmanlıca edeb (veya edep) kelimesine ait maddede deyimlere örnek olarak verilebilir. Kolay gelsin. --Viki 07:24, 14 Ağustos 2007 (UTC)

"Bi-edeb ra edeb kerden edeb est" Türkçe değil ama Türk edebiyatında nerde ve hangi yüzyılda arasanız, bulursunuz. Baksanız babanız dedeniz bile bilir bunları,eğer az okumuşlarsa.
Yanlız tartışma sayfasına aktarırken türkçe olanlarıda aktarmışsın onları tekrar kullanımlara ekledim. Yorumları tartışma sayfasına koymak lazım, doğru söylersin. Ama türk divan edebiyatımızda yoğun kullanılan kelimeler burada bence yer almalı.
Öztürkçeleştirmeye karşı değilim, ama şayet bana dünyada ikinci bir örneğini göstersinler, fildişi kulelerinden Türkiye dışında ikinci bir ülke örneği göstersinler en öztükçeci ben olurum. Hayattaki her iddiamdan da vaz geçerim. Herşeyimi sorgulamaya başlarım. Belki ben ne kafasızmışım da dünya bu kadar akıllı özdilci özalmancacı özingilizceci akımlar varmışta ben nekadar az milliyetçi imişim der kendimi denizlere atarım. Kıyılara yanaşmam. Bu kadar derya dilci akımlar varken seni gidi evrenseli yakalayamamış ahmak derim.
Ben aslında her dildeki her türlü zorlamacılığa karşıyım. Doğal olarak buna da karşıyım. Üstelik bizim medeniyetimizin yazılı eserlerinin en kalitelilerinin %99,9 eski dil denilen dildeki kelimlerle ise ne yapacağız? onları anlamamak için imitasyon kelime mi çıkaracağız?yani düşmanımız saydığımız kelimeleri atacak mıyız? Ben babamın dedemin, kanuninin fatihin bakinin fuzulinin öz kelimelerini kullanmak isterim.
"yoğun olarak Farsça, Arapça ve Osmanlıca kullanıyorsun" diyorsunuzKaldıki Osmanlıca diye bir dil yoktur. Sizinde bildiğiniz gibi Türkçe diye bir dil var, ağdalı veya ağdasız o ayrı mesele. "Yoğun olarak Farsça, Arapça ve Osmanlıca kullanıyorsun. Aşırı Öztürkçeleştirme kadar bu da yanlış bence." değerlendirmesine gelince ben farsça- arapça veya Osmanlıca kullanmıyorum. Osmanlıca diye bir dil yok zaten; belki bizim mülkiyedeki ders adıyla deyeyim Lisanı- Türki Hitabet-i Osmani vardır. Yani türkçe lisanın nazik osmani hitabı vardır. Ben 1000 yıllık yazılı türkçe metinlerimizin kelimelerini yani fatihlerinin kanunilerinin metinlerini kendi kelimeleriyle anlamaya çalışıyorum.Atalarımızın oluşturdukları dili yani dedemin konuşmalarındaki kelimeleri atmayı dile ve dedeme saygısızlık olarak görüyorum. 10 - 20 yıllık babanın bile kullanmadığı imitasyon kelimeleri türkçe olarak kullanmak nere, 1000 yılda atalarının ve dehalarımızın kullana kullana olgunlaştırdığı dil nere?Bu imitasyon dilcilikte çyle eski kelimeleri kullanma falan yoktur. Zanla kelime icat etme vardır. Bizim Cemal Mıhcıoğlu hoca vardı TDK da da çalıştı. Nasıl kelime imitasyonu yaptığını anlatırdı. Bir gece rüyamda gördüm; şu sözcüğü şöyle buldum gibi. Bazende bebeklere sordum demek ki o öztürkçe imiş, gibi dili imitasyonla çocuklaştırmaya çalışan bir non- global ve dünyada eşi benzeri bulunmayan bir dil akımı dil akımı bile sayılmaz. Olsa olsa dilcilikte akıldışı sapmalar olarak dünya tarinine geçer. Belki özel bir tez konusu olur. Ha bana desinler yapısal dilciyiz doğal dilciyiz veya tarihsel dilciyiz, esperantocuyuz, ben onlara elli kere şapka çıkarırım. Ufuk açtılar der ve ellerim patlayıncaya kadar alkışlarım.-- 3210  (T) 18:18, 19 Ağustos 2007 (UTC)
Evet Osmanlıca tam olarak ayrı bir değildir. Fakat farklı bir yazı dilidir. Dilci olmayan herhangi birisine dahi Osmanlıca ve günümüz Türkçe si metinleri gösterdiğinizde farkı anlayacaktır. Osmanlıca bir metni bugün nerdeyse anlamak mümkün değildir. Yani arada keskin bir fark var. Bunun teknik yanı önemli değil. Sonuçta sözlükte çeşitli ayrımları gösteriyoruz. (sözcük tipi, terimi, köken dili v.b.) Bugün Osmanlıca sözlüklerde bulunup Türkçe sözlüklerde bulunmayan bu farklı sözcükleri mutlaka ayrı göstermeliyiz. Osmanlıca yı kabul etmemek biraz fazla duygusallık gibi geliyor bana. Tamam bu sözcükleri kullanalım. Eski edebiyatı öğrenelim. Ama gerçekleri de göz önünde bulunduralım (acı da olsa). TDK nın iyi/kötü çalışmaları ve doğal gelişim ile Türkiye Türkçe'si ortaya çıkmış ve halk tarafından kabul görmüştür. Bugün Türkçe ile ilgili çok derin bir anlaşmazlık yoktur. Bu dil Osmanlı hatta cumhuriyetin başlangıcına göre oldukça farklılaşmıştır. Daha çok Osmanlı dönemi edebiyat eserlerinde kalan ve bugün ne edebiyat ne de günlük hayatta kullanılmayan bu sözcükleri gruplama gereği Osmanlıca diyoruz. Buna "Eski Türkçe", "Lisanı- Türki Hitabet-i Osmani" veya "Eski Kelimeler" de denebilirdi. Ama zorlamaya gerek yok ortada iyi/kötü bir Osmanlıca terimi var. --Viki 06:31, 20 Ağustos 2007 (UTC)

orkut

Merhaba, orkut kelimesinin anlamını orgazm olarak yazmışsın. Fakat ingilizce wikipedia bağlantısı ile verilen sayfada bir web sitesinin tanıtımı var. Ayrıca orkut hakkında bilgi bulamadım. (argo yada mecaz mı?) --Viki 10:22, 20 Ağustos 2007 (UTC)

sadece o anlamı yok; orkut ayrıca türkçede erkek çocuklarına verilen isim; orkut ismi, korkut (Dede Korkut 'taki korkut gibi) gibi eskininde eskisi bir Türkçe isim. Aynı zamanda orkut internette en çok ziyaret edilen web sitesinin adıdır.(mucidi Konyalı hemşerimiz bir Türktür.)-- 3210  (T) 15:24, 21 Ağustos 2007 (UTC)
orkut un Türkçe de orgazm anlamını bulamadım. İsim olarak kullanımı Orkut maddesinde var. kökenle ilgili bilgiyi buraya taşıdım. Burada sadece Fince anlamı kaldı. Reklam içeren bağlantıları vikisözlükte bulundurmuyoruz. (Şimdiye kadar maddelere yapılan bu tür bağlantılar silindi) Özel isim olduğu için tanım Orkut a aktarıldı. --Viki 16:33, 21 Ağustos 2007 (UTC) (Vikipedi de madde oluşturulursa buraya bağlantı verilebilir)
sanırım dünyada ilk beşe giren sitenin linkini koymak reklam sayılmaz belki bilgilendirme olur gibi geliyor bana. Belki bu tip konuları vikisözlük camiasında tartışmak lazım. Belkide böylece insanların vikisözlüke ilgilerini artırabiliriz. Malum zıt fikirler düşünmeyi geliştirir. Sen bana aykırı ve benim açımdan farklı gözüken şeyleri söyledikçe ben geliştiğimi düşünüyorum. selamlar. -- 3210  (T) 20:20, 26 Ağustos 2007 (UTC)

Merhaba, Madde düzenleme için çok fazla vaktinin olmadığını anlıyorum. Fakat İngilizce bir maddeyi olduğu gibi kopyalamanın sözlük çalışmasına fazla bir katkısı olmaz. Bunun yerine sadece anlamlar içeren yeni madde eklemek, var olan maddelere küçük katkılarda bulunmak çok daha faydalı olacaktır. caravan maddesini bu haliyle toparlamak zor olacaktır. Maddeleri bu haliyle bırakınca kimse üzerinde çalışmıyor. Kolay gelsin. --Viki 07:04, 8 Eylül 2007 (UTC)

evet vaktim çok fazla yok ;ama uğraşmasan memlekette çok önemli bir iş aksatılacakmış gibi geliyor,bana. olduğugu gibi kopyalamıyorum. Ucundan ufak değişiklikler yapıyorum. senin el atacağını bildiğim için fazla ayrıntıya giremiyorum.Ufak uyarlamalar yapıyorum; sonra tekrar kaldığım yerden devam ediyorum. Aslında okullar açılınca rahatlıyacağız. edebiyat ve ingilizce hocaları bu işe emek verecek. Bu da işin kalitesini artıracak. "Eğitim seminerleri" yapacağız. Arkadaşlardan "tashih komisyonları" oluştucağım. Sanırım daha derli toplu gidecek. Ben girdiğim maddeleri zaman zaman kontrol ediyorum. İlgine teşekkürler. Kolay gelsin. Bu arada dede maddesine baktım zayıftı. Bende tercümeleri eklemeye çalıştım. babadan dede tercümesinde bizim şablonla ingilizce şablon çevirisi örtüşmüyor. nasıl çözeriz -- 3210  (T) 18:51, 8 Eylül 2007 (UTC)

Viki, ilâhiyât maddesini ilahiyat maddesine yönlendirmişsiniz. Hangi kullanım doğru? Bence ilâhiyât uzatma olmalı ilahiyat gibiuzatma olmazsa mana değişir. yat ile yât veya yar ile yâr arasında çok fark var. Uzatmaları bazılarının kaldırması realiteyi değiştirmez gibi geliyor bana-- 3210  (T) 08:24, 9 Eylül 2007 (UTC)

inceltme işareti şu anda Türkçe'de sadece aynı yazılan kelimeleri ayırmak için kullanılıyor. ilâhiyât ve ilahiyat olarak farklı anlamda iki ayrı kelime olmadığı için "ilahiyat" doğrudur. Bildiğim kadarıyla "yât" diye kelimede yok. (Eğer yazılışı doğruysa "ilâhiyât" Osmanlıca kelime olarak gösterilebilir.) Ayrıca bir dilin kullanımı, kelimelerin yazılışı ile ilgili ülkelerin resmi kurumları kararlar alabilir. Edebiyatçı ve yazarlarınca da yaygın kabul gördüyse değişiklik geçerlidir. Evet, inceltme kullanımı ile ilgili Türkçe'de değişiklikler olmuştur. Fakat bu tür değişiklikleri Almanya ve Yunanistan'da yapmıştır. (Benim bildiklerim ve yakın zamanda olanlar) --Viki 08:33, 9 Eylül 2007 (UTC)
Aslında yat malum yat "yât" diye uzetırsanız lisani türki de çoğul formatta yatlar anlamına olur. Bu uzatma işi çok tartışmalı bir konu. Onu burada ifade etmek zor ve vakit yetmez. Çoğu dilciler malum sebeplerden uzatma işaretinin kaldırılmasını kabul etmiyorlar, edemiyorlar. " Bir dilin kullanımı, kelimelerin yazılışı ile ilgili ülkelerin resmi kurumları kararlar alabilir." diyorsunuz. Doğru karar alabilirler ama sanırım onların kararı kendilerini bağlar. Belki sadece resmi yazışmaları bağlar. Bence özgür ortamın savunucuları olarak bizim şunu savunmamız lazım: Emir komuta edebiyatta yazımda olmaz. Bence de olmamalı. Zaten emir komutayla lokal şiveleri bu çok bilmiş dilcilerimiz berhava ettiler. Kaldıki onların yetkinliği konusuda fevkaladeden çok tartışmalıdır. Benim dilciler üzerine nacizane bir kriterim var; yabancı literatürde uluslarrası dil çalışmaları yoksa daha kısa anlatımla üç dil bilmeyen adamı ben dilci saymıyorum. Üstelik bu dil türkçe ise ;farisi ve arapçayı bilmeyeni, ben bırakınız dilci saymayı Türkçe bilen olarak bile saymam. Babasının atasının elli yılın önce yazdığı metinleri okuyamayan yazmayan hatta ve hatta anlayamayandan dilci, bana göre olamaz. Sanırım bizim wiki camiasının daha evrensel düşünmesi lazım. Vikisözlük için "Özgür sözlük" dediğimize göre devlet sözlüğü sayılmayız ve TDK bizi bağlamaz, sadece onların fikirlerine camia olarak bakarız. Beğenirsek alırız. Sadece faydalı çalışmalarından dolayı onlara teşekkür ederiz.Uluslaraarsı proje geliştiremedikleri içinde kınarız-- 3210  (T) 09:08, 9 Eylül 2007 (UTC)
Evet, Vikisözlük özgür ama kaosa sebep verecek kadar da özgür olması doğru değil. Tam anlamıyla özgür olduğunda ekşisözlük gibi karma karışık, güvenli olmayan, eğlencelik bir sözlük ortaya çıkar. Bunun örnekleri çok. Burada farklı bir sözlük ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. (Bir düzeni olan, kategorilere sahip, kuralları olan, basılı eserlerin önüne geçebilecek) Burada özgürlük daha çok herkesin katılımına açık, ücretsiz ve bağımsız olarak algılanmalı. TDK yı referans almamız, bu konudaki düzenli ve sürekli çalışma yapan tek merci olmasından kaynaklanıyor. (Türkiye Türkçe'si için referans alabileceğimiz başka kurumlar, ciddi araştırmalarda bulunan ilim adamı camiaları var mıdır? Belki Dil Derneği. Ama onlarda TDK ya çok yakın görüşteler) Şu anda kullanıcı sayısının azlığından dolayı yeni kural ve standartlar oluşturamıyoruz. Zamanla daha çok kullanıcı (özellikle dil uzmanları) sözlük üzerinde çalıştıkça farklı kurallara ve yapılara geçebiliriz. Şu anda TDK yı dışlayarak kural tanımlamamız zor. Mesela "ilâhiyât" ın doğru olduğuna nasıl karar verebiliriz. Sen doğru diyorsun. Fakat resmi kurumlar, üniversiteler, yazarlar ve aydınlar çoğunlukla "ilahiyat" olarak kullanıyor.(Halk zaten genelde bunlara uyum gösterir) Kelimenin doğru yazımı nedir? Bir zamanlar böyle kullanılmış olması mı? Köken dilindeki kullanımı mı? Hayır, bunlar olamaz. Önemli olan bugün nasıl olduğudur. Diller değişkendir ve kelime yapısında doğruluk ve mantık aranmaz. Çoğu kelime bozularak ve yanlış kullanım sonucu oluşmuştur. --Viki 09:34, 9 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, ilâhiyât maddesindeki Örnek bölümü anlayamadım. Örnekler bölümünün amacı kelimenin cümle içinde kullanımına örnek vermektir. kıta larda bu kelime geçmiyor. "Bu fakîrin bazı ilâhiyâtında (ilahilerinde) gelir" belki örnek cümle olabilir. Bu cümlede pek anlaşılmıyor. --Viki 05:55, 10 Eylül 2007 (UTC)

"Bu fakîrin bazı ilâhiyâtında (ilahilerinde) gelir" cümlesi ismail Hakkı Bursevinin kendisine ait cümledir. Mevlananın mesnevisine yazdığı Mesnevi-i Manevi adlı kitapta geçer ki bu mesnevinin en iyi tercümesidir. Şu ana kadar bu güzellikte türkçeye tercüme yapılamamıştır. Hemen akabindede ilâhiyâtına örnek vermektedir. Bu üslup ve örnek orjinal olduğu için tamını koydum. Belki quote tarzında olabilirdi. Sanırım bu tarz çok daha açıklayıcı. Hem ilâhiyât kelimesi geçiyor hem de ilahi örneği veriliyor. Kelimeye bakanlar duble faydalanıyor.-- 3210  (T) 06:35, 10 Eylül 2007 (UTC)
Biz sözlük maddesinde kelime ile ilgili her türlü bilgiyi vermeye çalışmıyoruz. Sadece sözlük anlamı ve dil bilgisi ile ilgili bilgi veriyoruz. Diğer detaylar için vikipedi, vikikaynak ve vikisöz ü kullanıp bunlara bağlantı vermemiz gerekiyor. Mesela bu örnek için vikikaynak ın ilahiler bölümüne bağlantı verilebilir. ilahi örneği vermek doğru olmaz. Aksi takdirde fıkra maddesine fıkra, efsane maddesine efsane örneği eklemek gerekir ki bu hiç hoş olmaz. --Viki 07:46, 10 Eylül 2007 (UTC)
Haklısınız. Sanırım milli eğitim bakanlığının hazırladığı 4 ciltlik kalın sözlükte ona benzer şeyler görmüştüm. beyit deyip bir örnek verdiğini. Birdaha bakmam lazım. Burda dediğim gibi ikisi ardıl gelince vermeden edemedim.-- 3210  (T) 01:26, 11 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, Kozlu maddesinde kaynağa göndermeyi hatalı kullanıyorsun. Her alıntı için madde içine bu şekilde açıklama yazarsak madde kullanışsız hale gelir. (Bu şekilde kullanımın örneği yok) Gerekirse o bilgiyi hiç vermeyelim. Herkes patenti (telifi) kendisinde olan bilgiyi paylaşmak mecburiyetinde değil. Özgür sözlükte bilgi paylaşılıyorsa. Standart kaynak gösterimi ile yetinilmeli. --Viki 05:59, 10 Eylül 2007 (UTC)

Merhabalar, madde içinde vermekte amaç şu sınırlı telifden vazgeçme var.Yani fikrin patentine sahip olan kişi kaynak gösterildiği takdirde hakkından vazgeçiyor ve bu bilginin başkaları tarafından kullanmasına izin veriyor, demektir. Ben de wiki alemi dahil her yere kaynak göstermek suretiyle fikir patentimi veriyorum. Bunu başka alanlarda da yaptım. Patent hakkına saygı duyan herkes fikrin sahibini yazarak ona göre alıntı yaptı. İsterseniz bu konuyu bilimsel ve teknik yöntemlerle de araştırabilirsiniz. Bu izahı yakalayan bilim adamı, dilci, zaten bu memlekette yok , bulamassınızda. Maalesef bulamazsınız. Onlar yapısal dilden çok,etimolojiden çok, özcü -öz olmayancı gibi evrensel olmayan dil ikilemizdeler. Evrensel dilcilikten uzaklar. Keşke Comennius un onda biri olsalar keşke kazım efendi gibi dilci olsalar nerde. neyse kolay gelsin Daha yazacaktım ama kısa kesmem lazım.İnsanları bekletmeyeyim. selamlar.-- 3210  (T) 02:59, 11 Eylül 2007 (UTC)


Açıklamalar

Merhaba, maddelerde değişiklik yaparken, verdiğin değerli bilgileri {{Açıklamalar}} altına koymanı sözlüklerin madde yapısını boşmamış olmak anlamında rica ediyorum.--Saltinbas 05:16, 14 Eylül 2007 (UTC)

Maddelerde değişiklik yaparken, verdiğim bilgileri aslında {{Açıklamalar}} altına koymak isterim. Fakat bazı saygısız insanlar bana ait fikir patentinde hiç bir ücret talep etmeme rağmen isim belirtilmeden intihal yapıyorlar, hatta pazarlıyorlar. Sınırlı kullanım hakkı verilen teliflerde isim belirtilmeden kullanılmamasını istiyorum. Yani burda sınırlı copyrihgt'dan vazgeçme var. Bu da bilginin geçtiği yerde belirtilmek zorunda. Sanırım wiki alemi bu tarz patent hakkına kurallar gereği saygılı olduğundan açıklamalar bölümünde verilmesi gerekmekte. İlginize teşekkür ederim.-- 3210  (T) 06:57, 15 Eylül 2007 (UTC)

Divanı-Lüğat-ı Türk

Merhaba, Divanı-Lüğat-ı Türk de geçen kelimelerin dilini "Eski Türkçe" olarak gösterebilir misin. Kolay gelsin. --Viki 08:21, 15 Eylül 2007 (UTC)

Merhabalar, Divanı-Lüğat-ı Türk de geçen kelimelerin dilini "Eski Türkçe" olarak gösterilmesi talebinizi elimden geldiğince telif etmeye çalışacağım. Sizden aşka çalışan yok galiba. Maşaallah hiç boş durmuyorsunuz. Aslında ben bu işe örnek olmak için girdim. Günde 10 dakikaka takılırım, diyordum. Şimdi kaptırdım bazen saatlerce gidiyorum . Bazen rüyalarıma bile giriyor. Gece istirahatlarımı bu edit işine vakfettim . Wikimedia vakfının en gönüllü vakıf elemanı ben oldum galiba. Neyse çocuklarla ilgilenmem lazım şimdi ,sizede kolay gelsin.-- 3210  (T) 08:30, 15 Eylül 2007 (UTC)

VikiBar

Merhaba, Kolay madde oluşturmak için bir uygulama hazırladım. adresinden indirip kullanabilirsin. Internet Explorer ın üst kısmındaki toolbar alanında oluşan "yeni madde" düğmesi ile şablonlarla uğraşmadan kolayca madde oluşturabiliyorsun. Ana sayfada duyurdum. Sanırım Sürmene grubunun çok işine yarayacaktır. --Viki 17:23, 16 Eylül 2007 (UTC)

Bugün okullar açılıyor . Edebiyat , ingilizce, almanca.fransızca ve arapça öğretmenlerini en kısa zamanda biraraya getirip zümre toplantısı yapacağım. Bu konuyuda değerlendiririz.Değerli bilgin için teşekkür ederim. selamlar-- 3210  (T) 02:02, 17 Eylül 2007 (UTC)

Oyun adları

Merhaba, oyun adları kategorimizde 16 oyun ismi var. Geleneklerimizin devamı için oyun adları konusunda Sürmene topluluğundan destek görebilir miyiz?--Saltinbas 19:20, 16 Eylül 2007 (UTC)

Sayın Altınbaş, değerli katkılarınıza Vikiszölük camiası müteşşekirdir. Zümre toplantısında dile geitreceğim. ilginize teşekkür ederim.-- 3210  (T) 23:44, 18 Eylül 2007 (UTC)

Kapan

Merhaba, Sanırım Kapan maddesindeki durumu anlamamışsın. Kapan büyük harfle başladığında özel isimdir ve Erkek ismi olarak kullanılır. Terazi anlamındaki kapan ise küçük harfle başlar. Bu iki madde arasındaki bağlantıyı "bakınız" şablonu sağlar. Terazi ile ilgili bilgileri kapan maddesine taşımıştım. (Unkapanı hakkındaki açıklama madde ile ilgili olmadığı için silindi) --Viki 08:30, 19 Eylül 2007 (UTC)

Aslında Kapan maddesindeki durumu anladım. Fakat yazılışı aynı olan kelimelerin bilgisi aynı maddede verilirse sözlükte zenginlik olur diye düşündüm. O yüzden benzerlik olan kelimelerin kalmasının faydalı olacağını değerlendirmekteyim. -- 3210  (T) 21:36, 22 Eylül 2007 (UTC)
Bu oluşturmaya çalıştığımız ve diğer sözlüklerinde ortak yapısına pek uymuyor. Daha öncede belirttiğim gibi sözlük maddesini kısa ve öz tutmamız, detayları vikipedide vermemiz, ilgili sözcüklere ait açıklamaları sözcüğe ait sayfada vermemiz gerekiyor. Yoksa madde okunaksız, kullanışsız bir hale geliyor. Bir maddede her türlü bilginin olması maddeyi faydalı hale getirmiyor. İlgili sözcükleri, küçük/büyük harfle başlayan halini bağlantıyla gösteriyoruz. Hakkında bilgi isteyen bu bağlantıdan ilgili sayfaya gidip alabilir. Aynı sözcüğün tanımını farklı maddelerde tekrar tekrar vermek sözlüğü kullanışsız hale getiriyor. Bir tanımda değişiklik yapıldığında tüm sayfaları tarayıp diğerlerinide değiştirmek gerekir. Küçük/büyük harfle başlayan sözcükler ya tek sayfada ya da ayrı ayrı sayfalarda gösterilmeli. Hem ayrı sayfalar oluşturup hem de her ikisinde de küçük/büyük harfle başlayan anlamların verilmesi doğru değil. Diğer sözlüklerede uygun olarak küçük ve büyük harfle yazılışları farklı madde olarak kabul ettik ve maddeler buna uygun oluşturuldu. Bu yapıyı bozmasak iyi olur. --Viki 08:40, 23 Eylül 2007 (UTC)
"sözlükteki maddeleri kısa ve öz tutmamız, detayları vikipedide vermemiz gerekiyor" önermenize katılmak isterim. Ancak kısa ve öz tutmamız demek, maddenin tam olmaması demektir. Bizim şablonlarımızdaki Örnekler ve benzer,karşıt ,eşanlamlılar gibi kelime şablonlarıyla açıklamaya çalışıken yazılışı aynı olan kelimeyi ihmal etmek yanlış olur diye düşünüyorum. Bu tarz siyasaların Vikisözlük camiasının oydaşarak tartışarak olgunlaştırarak karar vermesi gerekiyor. Kanaatimce benzer açıklamaların yapıyı sağlamlaştıracağını değerlendirmekteyim. Kolay gelsin.-- 3210  (T) 02:39, 24 Eylül 2007 (UTC)
Farklı yazılışları zaten hiç belirtmiyor değiliz.(bakınız şablonu ile bağlantı kuruyoruz) karşıt, eş anlamlıları veriyoruz. Fakat sadece bağlantı olarak. (Anlamını madde içine tekrar yazmıyoruz) Bazı özellikler topluluk tarafından oylanabilir, yeni özellikler düşünülebilir fakat tüm wikilerde veya wiktionary lerde olan ortak özellikler de var. Tüm wikilerde olan temel bir özellik başka bir maddeye bağlantı verdiğin zaman bu maddeyi aynı zamanda açıklamaya gerek duymazsın.(Zaten bağlantının anlamıda bu. Öğrenmek isteyen ilgili sayfaya gitsin anlamındadır.) Ayrıca vikisözlükte henüz yeterli düzeyde bir topluluk oluşmadı. Henüz temel özellikleri kullananların sayısı bile bu kadar az iken, madde oluşturmayı bilmeyen yeni kullanıcılarla oylama yapılamaz. (Tüm wiki oylamalarında bunlara dikkat edilir) Madde yapılarında yenilik yapmak yerine, daha acil olan eksik maddelerin tamamlanması, maddelerin düzenlenmesi ve genişletilmesi ile uğraşırsak daha verimli olacaktır. Maddelerimiz zenginleştikçe ve topluluk büyüdükçe yenilik ve yapı değişikliklerini konuşabiliriz. --Viki 06:32, 24 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, Kamâl veya Kâmal hakkında bilgi bulamadım. Bu isim kullanılıyor mu? Türkçe mi? Hakkında bilgi verebilir misin? --Viki 06:10, 21 Eylül 2007 (UTC) İşlerimin yoğunluğu nedeniyle mesajınıza hemen cevap yazanadığım için beni bağışlayınız. İki gündür Sürmeneli Devlet Bakanımız M.Said Yazıcıoğlu'nu ağırlamaktayım. O yüzden vakit bulup mesajınıza cevap yazamadım.

  • Kamâl veya Kâmal hakkında bilgi bulamadığınız sualinize gelince bu konuyu hemen araştıracağınızı ve hakkında bilgi bulamadığınıza dair bana mesaj yazacağını tahmin etmiştim.

Kamâl ismi üzerine aşağıda belirtilen açıklamaların fikir patenti yapısal dilci Kaymakam Eyüp Sabri Karta'a ait olup kaynak belirtilmeden alıntılanamaz.

  • Atatürk'ün kullandığı Kâmal ismi üzerine doğrusu bu alanda bir kaç yalan yanlış ve anlamaktan çok yönlendirme amaçlı yazılar vardır. Bu yazıları da maalesef dilcilik kriterleri açısından pek de değerli çalışma sayamayacağım. Kaynaksız ve mantığı kurgulanmamış yetersiz prof lakaplı kişilerin yazılarıdır.
  • Kamâl Atatürk'ün gerçek ve en son adıdır. Birincisinde nüfus memuru adını yanlış yazmıştır. Bunun üzerine Atatürk ikincisini tekrar çıkarttırmıştır.Birici seri no 993814 de Kemal ikincisi 993815 seri noluda ismi Kamâldır. Yani Atatürk, muhtemelen nüfus memurunun yanlışlığına kızarak ikincisini tercih etmiş gözükmektedir.

Peki niye? Bu cevap Kamâl isminin etimolojisinde yatmaktadır.

  • Neden en çok bilinen ve kullanılan bu seble de Anadoluda pek çok kişinin adını çocuğuna koyduğu "Mustafa" ismi her ikisinde de yoktur. Hatta Cumhurbaşkanı iken ilk aldığı "Kemal Öz" adlı kimliğinde de Mustafa ismi neden yoktur? Bu ismi neden istememektedir? Çünkü bu isim Arapçadır.Bunu her üç kimliğinde de toplumda, tarih kitaplarında ve üstelik TDK da bilinenin tam aksine Mustafa ismini Arapça olduğu için terketmiştir. Siz tabii kamusal kaynakları birincil şaşmaz yanılmaz yanıltmaz rehber olarak kabul edebilirsiniz, bu sizi bağlar, beni değil. Kemal isminide terketmiştir. Çünkü arapçadır. "Ne arabun şekeri ne arabın yüzü" nede arabın adı durmudur. Atatürk gerçekten adı gibi türkçüdür. Bozkurtlar, Ankara da semtlere verilen isimler  ;cebeci,sincan,mamak ulus gibi sanırım o Türkçü mentaliteyle koymuştur.

Diğer soyadı Öz hakkında yasa olmasına rağmen toplumda ve tarih kitaplarında kargaları taşladığı dahi bilinirken bu bilinmez. Hatta bunu hiç kimse bilmez? Atatürk üzerine Doçentlik yapanlar bile bilmez. Bunu ilk kez Vikipedi dde ben açıklamıştım. İngilizcesinde kaldı , ama Türkçesinde silindi. Oysa çok orjinal herkesin bilmesi gereken bir Atatürkçülük bilgisiydi. Hatta aşağıdaki yasayı hukukçuların %99 u maalesef bilmez. İsterseniz çevrenizdeki hukukçulardan telefonla çek edebilirsiniz. Görürsünüz cehalet ne kadar diz boyu.

   KEMAL ÖZ ADLI CÜMHUR REİSİMİZE VERİLEN SOYADI HAKKINDA KANUN
   Kanun Numarası : 2587
   Kabul Tarihi : 24/11/1934
   Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi : 27/11/1934
   Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı : 2865
   Madde 1 -Kemal öz adlı Cümhur Reisimize Atatürk soyadı verilmiştir.
   Madde 2 - Bu kanun tarihinden muteberdir.
   Madde 3 - Bu kanun Büyük Millet Meclisi tarafından icra olunur. 

Vaktim yok ama burdan devam edeceğim.selamlar.

Kamâl şeklinde kullanımı (internette)

Kamâl kullanımı internetten ve uluslararası medyadan o devre ilişkin örnekler

Kamâl Atatürk İsmi Üzerine Yorumlar ve Değerlendirmeler

Atatürk'ün bir dönem bu adı kullandığı ve nüfus cüzdanında yer aldığı doğru. Fakat sonra tekrar Kemal adını kullanmaya devam etmiştir. () Resmi kayıtlarda da Kemal geçer () --Viki 07:12, 22 Eylül 2007 (UTC)
Kemal adını hiç kullanmadı nüfus cüzdanları seri noları ardıl olduğuna göre hemen istediği isme tahvil ettirdi.-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)


Şevket Süreyya Aydemir'in Tek Adam adlı eserindeki değerlendirmesi

"Türkçeleştirme hareketleri sırasında, bir aralık 'Kemal' adını, 'Kamâl' gibi kullanma hareketleri görüldü. Buradaki Kamâl kelimesi galiba kale manasına alınıyordu."

galiba kale anlamına geliyor da ne demek? böyle dilcilik olur mu?-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)


Atatürk, gerçekten bir dönem adını Kamâl olarak kullanmış mıydı? Kullandıysa neden böyle bir şey yapmıştı?

Eğer tarih kitapları dahil pek çok yerde bulunan Kamâl isimli hüviyeti doğruysa seri numarası kamuoyunu dizinforme etmek amaçlı değilse ikinci nüfus hüviyeti doğrudur.

Kamâl adını kullandıysa peki neden adını Kamâl olarak değiştirdi

Bunu bilisel tecessüsle bakılırsa nedenleri şunlar olabilir. Bunlar tahmin olduğundan yam şöyledir denemez.

  1. Atatürk, Türkçüydü. Bu sebeple Türklükle alalakalı bir ismi kendini isim olarak aldı. damarlarında asil kana uygun Türk adına koydu

Paris Üniversitesi Antropoloji mezunu Sevim Erdem değerlendirmesi

, bu konuyu araştırdığını söylüyor ve Atatürk'ün, Kamâl adını, kendisinin kamuya mal olduğundan dolayı kullandığını iddia ediyor. Erdem, bu konuda "Atatürk Dil Bayramı'nı ilân ettiği zaman, 'Ben bütün devrimleri Dil Bayramı için yaptım.' demiş ve bunu Nutuk'ta yazmıştı. Bu dönemde yurt dışından elçiler geliyor ve Atatürk onları 4 ayrı Türkçe'yle karşılıyor. 4 ayrı Türk lehçesi konuşuyor onlarla. Atatürk, o dönemde bir kaos içinde. Ne yapacağını bilemiyordu." diyor.

"Kamâl adını, kendisinin kamuya mal olduğundan dolayı kullandı". Bu ne demek ?böyle di,lcilik mi olur.

Konu ile ilgili iki sav bulunduğunu belirten Erdem, Güneş Dil Teorisi'ne göre Kamâl'ın 'Kemal' şeklinde okunduğunu belirterek şunları söyledi:

Güneş Dil Teorisi'ne göre Kamâl'ın 'Kemal' şeklinde okunduğuda ne demek? Neden çıktı öyle okuma? kaynak belirtilmelidir.

"Matematik öğretmeni, ona Kemal adını verdiyse eğer, Güneş Dil Teorisi'ne göre bu Kemal okunamaz, Kamâl şeklinde okunur. Adı, Kamâl diye okunduğu için nüfus cüzdanında da Kamâl olarak yazılıdır. Bu birinci savdır. İkinci sava gelince, Atatürk'e Kemal adını öğretmeni verdiyse bile, ailesinin verdiği Mustafa adı nüfus cüzdanında yok. Atatürk, Mustafa adını, Arapça kökenli olduğu ve Türk dilini arılaştırmak istediği için nüfus cüzdanından çıkartmıştır. Kemal adını 'Kemale ermekten geliyor ve yaşarken kemale erilmez.' şeklinde yorumlayıp kendi adını kamuya mal olan 'Kamâl' olarak değiştirdiği şaibesi var. Soyadı Atatürk, Türk'ün atası; Kamâl da, kamuya mal olmak demektir. Buna göre kendisini, kamuya mal olan Türk'ün atası olarak adlandırdığı ve bu sebeple Mustafa adını sildiği şaibesi söz konusu!"

Kamâl da, kamuya mal olmak demektir bu nasıl yorum . Kaynak nerde? Dilcilik zan tahmi,n mi kamuyla ne alakası var.-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)


Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yeniyıldız değerlendirmesi

Atatürk'ün, Türkçe'deki ses uyumuna uydurmak için adını Kamâl olarak kullandığını, fakat sonradan bundan vazgeçtiğini söyledi.

Türkçe'deki ses uyumuna uydurmak için kemal kamal mı yazılıyor. Bu değerlendirme de açıkçası dayanaksızdır. Terkettiği nerden çıkyor. Bu mu kaynaklı bilim adamlığı-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)

Yeniyıldız, Atatürk'ün bir dönem Güneş Dil Teorisi'ni ortaya attığını belirterek şöyle dedi: "Atatürk'ün dil devriminde, önce bir tasfiyecilik hareketi yaşanmıştır. Fakat bu hareketin dili çıkmaza soktuğunu gören Atatürk, Güneş Dil Teorisi'ni ortaya atmıştır. Bu teori, bütün dillerin Türkçe'den çıktığını iddia eder. Türkçe'deki yabancı kökenli kelimelerin aslında Türkçe olduğunu iddia etme ve böylece bunları koruma amacını taşımaktadır. İşte bu çalışmalar sırasında bir ara Atatürk, adını Türkçe'deki ses uyumuna uydurmak için Kamâl olarak kullanmıştır. Fakat sonradan vazgeçmiştir."

vazgeçtiğine delil nedir? Bu zanlardan ibaret bir teori.-- 3210  (T) 23:02, 25 Eylül 2007 (UTC)


Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ramazan Şeşen de

, Atatürk'ün bir dönem Kamâl adını kullandığı iddialarını doğruladı. Şeşen, 1932'den sonraki sadeleştirme cereyanının etkisiyle bir ara arı Türkçe ifadeler kullanılmaya başlandığını; Atatürk'ün buna uygun olarak Kemal ismini Kamâl (kale?) olarak değiştirdiğini ifade etti. Şeşen, "İsveç Kralı'nın ziyareti münasebetiyle yaptığı konuşma buna örnektir. Atatürk buna uygun olarak adındaki 'Kemal' ismini 'Kamâl' (kale) olarak değiştirmiştir. Kısa bir zaman sonra bu işin yanlışlığının farkına vararak konuşmalarında yeniden halkın kullandığı Türkçe'yi kullanmaya ve adını tekrar Kemal olarak yazmaya devam etmiştir." dedi.


Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. Mevlüt Çelebi ise

, Kemal/Kamâl ayırımının Atatürk'ün dil devrimi çalışmaları çerçevesinde yapılan bir değişiklik olduğunu belirterek, "Atatürk 'ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır' düşüncesiyle yola çıkarak, dil alanında da önemli yenilikler yapmıştır." diye konuştu.

Güneş Dil Teorisi üzerinde duran Çelebi, bu teorinin iki temel hedefi bulunduğunu belirterek bu hedeflerden birinin Türkçe'nin geçmişinin ortaya çıkarılması; diğerinin ise Arapça, Farsça ve daha sonra da Fransızca'nın etkisinde kalmış olan Türkçe'nin sadeleştirilmesi olduğunu söyledi. "Dil devriminde Türk kültürünün önemli kaynakları olan Divan-ı Lugatit Türk ve Kutadgu Bilig gibi eserlerdeki Türkçe kelimelerden faydalanılmıştır. Bunlardaki Türkçe kelimelerin, atılacak yabancı kelimeler yerine kullanılmasına öncelik verilmiştir." diyen Çelebi, şöyle devam etti:

"1932-1937 arasında yoğun olarak yapılan, Türkçe'nin devlet eliyle sadeleştirilmesi çalışmalarında, Atatürk'ün Kemal olan ismi de Türkçeleştirilmek niyetiyle Kamâl olarak değiştirilmiştir. Gerçekten de dönemin

bazı gazeteleri Kemal yerine Kamâl'ı kullanmayı tercih etmiştir. 1932-1935 arasında yayımlanmış bazı kitaplarda da Kamâl'ı görmek mümkündür.

Ancak bu uygulama kısa sürmüştür." denmektedir. İyide buna ilişkin mesnetli şeyler açıklamalar getirmek lazım değil mi?


Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Tuncay,

1978 yılında 'Toplum ve Bilim' dergisindeki 'Atatürk'e Nasıl Bakmak' adlı makalesinde şöyle diyor: "Atatürk özel bir yasayla bu soyadını alıncaya değin Cumhuriyet'in tek gazisi olarak 'Gazi M. Kemal' diye imza attı. 'Kemal' ikinci adını, askerî okuldayken bir öğretmeni takmıştı. Soyadını aldıktan sonra, Atatürk 'Mustafa'yı bıraktı. Kemal'i ilk adı olarak kullandı. Daha sonra Dil Devrimi'nde bunu da değiştirdi.

Anadolu Ajansı'nın 4 Şubat 1935 tarihli bir bülteninde şu açıklama vardır:(Bu kısmen daha açıklayıcı ve realistiktir)

"İstihbaratımıza nazaran, Atatürk'ün taşıdığı Kamâl adı Arapça bir kelime olmadığı gibi Arapça Kemâl kelimesinin delâlet ettiği mânâda da değildir. Atatürk'ün muhafaza edilen özadı, Türkçe 'ordu ve kale' mânâsında olan Kamâl'dır. Son 'â' üstündeki tahfif işareti 'l'i yumuşattığı için, telâffuz hemen hemen Arapça telâffuz 'Kemâl' telâffuzuna yaklaşır.

Arapça olmadığı doğru ama kale veya ordu manası çok anlamsız ve mesnetsiz.-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)

Güneş Dil Teorisi'yle belki yine 'Kemal'e dönüştürülmüştür; ama onu saptayamadım."

Bu bilimsel tecessüs değildir . Belkiyle yazı yazılmaz. Sebep sonuç yani illiyet bağıyla yazı yazılır.-- 3210  (T) 05:56, 27 Eylül 2007 (UTC)


'Kamâl, nüfus memurunun hatası'

Buda mesnetsiz ve atma bir bilgi. Evet ilk hüviyeteki Kemal yazımı nüfus memuru hatası, ama iknci ardıl seri nolu hüviyetteki Kamâl isminde hiç hata yok.-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)


İstanbul Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Saray ise

, "Atatürk'ün adının Kamâl şeklinde yazılması, nüfus memurunun hatasıdır." diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dilde devrim olmaz; dilde sadeleştirme olacaktır. Atatürk, dil devriminde yanlış bir adım attı. Dil sadeleşsin diye yeni kelimelerle dil devrimini başlattı. Konuşmalarında yeni kelimeleri kullandı. Halk bunu yeni bir dil zannedince Atatürk bundan vazgeçti. Daha sonra Güneş Dil Teorisi çıktı. Yani her yeni kelimenin Türkçe kökenli olduğu ispat edilmeye çalışıldı. Dil devrimini kademe kademe yapmalıydık. Dili halk yaşatır. Dil tabiî seyrinde kendi rayına oturmalı."

Buda mesnetsiz ve atma bir bilgi. Evet İlk Hüviyetinde Kemal yazımı nüfus memuru hatası, ama ikinci ardıl seri nolu hüviyetteki Kamâl isminde hata yok.-- 3210  (T) 05:48, 26 Eylül 2007 (UTC)


Kemal Kara'nın "Liseler İçin Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük" kitabının 88. sayfasında

"Soyadı Kanunu'nun Kabulü" başlıklı konusunda, Atatürk'ün hüviyet cüzdanına da yer verilmiştir. Burada Atatürk'ün adı 'Kamâl' olarak yazılıdır ve Mustafa adı geçmemektedir.

Bu doğru bilgi ve bunu yabancı kaynaklar da aynı isimle doğruluyor.

Atatürk'ün Hüviyetinde neden Mustafa ismi yok?

Neden Atatürk'ün nüfus cüzdanında adı sadece Kamâl olarak geçiyor? Oysa ailesinin ona verdiği ad Kamâl değil, Mustafa'ydı. Ama bu ad Atatürk'ün nüfus cüzdanında yok. Bu da araştırılması gereken ayrı bir konu.()

(NOT:Yukardaki alıntı ve soru İstanbul üniversitesinden alıntılanmış olup kaynak olarak kullanıcı:viki tarafından yukarıda link verilmes üzerine ara maddeler halinde açıklanması için konmuştur.)
Sanırım Atatürk'ün Mustafa ismini almasının gerekçesi basit; Atatürk öztürkçecidir. Herşeyi öz türkçeleştiriyor. Arapça olanların yerine öz türkçe isimler buluyor. Kendi Mustafa isminde olduğu gibi arapça isimleri kaldırıyor. Kemal ismide arapçadır onuda kaldırıyor ve Nüfus hüviyet cüzanını ardıl seri nolu hüviyetle değiştiriyor ve en son adı olan Kamâl ile değiştiriyor. Her yörük gibi o da sürekli değişim taraftarı. Hem mekanını, hem de adını hem tarzını değiştiriyor. Bendeniz dahi hem adımı hem soyadımı değiştirmişimdir. Bu bence biz Kayıların Debreli'lerin değişkenliğinden ve değişikliği çok sevmelerinden kaynaklanmaktadır.-- 3210  (T) 21:46, 26 Eylül 2007 (UTC)

âl üzerine açıklama

  • Sanırım Atatürkün babası ile ilgili Vikipedi de yazılanlarada bakmak lazım . Bakalım : Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi yazılanlara göre Kocacık Yörüklerindendir. Kocacık Yörükleri, Orta Asya'dan gelerek Anadolu'da Konya-Karaman (Konya doğru ama,Karaman da manipülasyon amaçlı yazılıyor. Güya Atatürk'ün dedeleride Osmanlı'ya isyan etmişti demek istiyorlar. Oysa tarihi kayıtlarda Konya var ama Karaman yoktur.)Bölgelerinde yaşayan "Kızıl Oğuz" Türkmenleri' ndendir(Burda Türkmen yanlıştır , yörük ise doğru olabilir; ne ingilizi kayıtlarda ne de osmani kayıtlarda debre için Türkmen lafı hiç kullanılmamaıştır.Türkmen Anadoluda alevi anlamınada kulanılır.. Dedesi Ahmet Efendi ve Amcası Hafız Mehmet Emin Efendi'nin taşıdıkları Kızıl lakabı da buradan gelmektedir.

-- 3210  (T) 07:09, 23 Eylül 2007 (UTC)

Anladığım kadarıyla Kamâl sadece Atatürk'ün kullanmış olduğu bir isim. (Başka kullanımlarına dair bilgi yok). Fakat Kâmal hakkında da bilgi yok. Kâm dan türediğene ilişkin bilgi vermişsin fakat kullanım örneğine (isim sözlüklerinde, internette vb.) rastlayamadım. Bu nedenle Kamâl ın bir başka yazım şekli olduğunu düşünerek Kâmal ı yönlendirdim. Bu tür pek sık kullanılmayan kelimeler hakkında kullanım örnekleri ve kaynaklar vermekte fayda var. (Belki kitap, isim, kullanıldığı yöre/zaman vb.) --Viki 08:46, 23 Eylül 2007 (UTC)

Kâmal kelimesinin Kamâl ismine yönlendirilmesi

Viki kardeş, Kâmal kelimesinin Kamâl ismine yönlendirmişsiniz. Kâmal ismini Kamâl ismiyle karıştırmamak lazımdır.Yeyip, içip, eğlenelim kâm alalım felekten. (Burda kâm inceltmesi bildiğimiz zevk alma anlamındadır. Kâmal ismi kâm ve al isimlerinden birleşerek Kâmal olarak türetilmekte ve hayattan zevk al anlamında erkek ismi olarak kullanılmaktadır. Kamâl ismi ise kırmızı (âl) şaman anlamında birleştirilerek türetilmiş bir isim olup erkek çocuları için kullanılmaktadır. Lütfen yönlendirirken açıklama yaparsanız veya daha önce tartışarak yönlendirirsek mutlu olurum. Selamlar.Kolay gelsin. Vaktim az olduğu için kısa kestim.-- 3210  (T) 06:49, 23 Eylül 2007 (UTC)

Yönlendirmeyle ilgili bir önceki mesajda bir kısım açıklamada bulundum. Ayrıca oluşturduğun maddelerde standart yapıya uydurmak için çok fazla düzenleme yapmak gerekiyor. Bazılarına açıklama yazıyorum ama sayı fazla olunca arada bazıları açıklamasız kalabiliyor. --Viki 08:53, 23 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, şaman maddesinde eş anlamlı olarak qam kelimesini göstermişsin. bu kelimenin anadoluda kullanımı bu şekilde mi? Türkçe de "q" harfi bildiğim kadarıyla yöresel olarak dahi kullanılmıyor. Tatarca olarak düşünülürse zaten Türkçe bir eş anlam olmuyor. Tatarca dan Türkçe ye geçmişse yazılışıda buna uygun olmalıdır. (kam, kuam, kâm vb.) --Viki 09:14, 23 Eylül 2007 (UTC)

Viki kolay gelsin, mesajında "q" harfi bildiğim kadarıyla yöresel olarak dahi kullanılmıyor. diyorsun. Bu q kullanılmadığı meslesi yanlış. Yöresel olarak iç Anadolunun her yerinde, q harfi konuşma dilinde kullanılıyor. Hatta bazı yapısal dilci aydınlar q harfini Türkçede çoktan kullanmaya başladılar bile. Sanırım bizim TDK dahil , dilcilerimizin dilcilik adına bu alemde ıskaladığı bayağı şeyler var. Bunlardan biriside q harfi, azeriler alfabe değiştirirken q harfini aldılar. Almakla da bayağı isabet ettiler. Tebrik ederim azeri aydınlarını . Hakkaten kaliteli uşaklar. Bizde ise sözde aydınlar olduğu için hala q harfini almakta direniyorlar. Şimdi İç Anadolu'da hangi köye gitseniz kadın demezler, qadın derler; karım demezler , qarım derler.Kardeş demezler, qardaş derler. bunu gibi kam demezler qam derler.
Hatta bu konumuz olan qam kelimesinin iç anadoluda bir kullanım şekli olan kamçı soyadı anlamında olarakda vardır. Bunu halk geleneklere uyarak qamçı olarak teleffuz eder. Bunu bilmeyenler va zavallı Türkçe bilmeyen cahil köylü halk, yanlış teleffuz ediyor sanırlar. Aslında halkın söylediği teleffuz şekli doğrudur. Burda şu var : kamçı bizim bildiğimiz kamçı'dır. qamçı ise şamani geleneklere qam +çı şeklinde söylenir. Yani qam bağlısı qam taraftarı,qamdan el almış anlamında. Bu aileler ruhlarla bağlantı kurduğuna inanılan ailelerdir. Bu insanlara köy halkı çok sayğı gösterir. Görüyorsun bir kamdan ne kadar gam çıktı. Sen hoşlanmıyorsun ama yine belirteceğim. (Yukarda belirtilen yapısal dilci fikrin patent hakkına sahip olan Kaymakam Eyüp Sabri KARTAL adının belirtilmesi şartıyla bu fikrin telif hakkı kamuya devredilmiştir.)
Sevgili viki, bu konuda daha yazacak çok şey var. Ama burada konuyu kısa keselim ve mesaiye yetişelim. Selamlar.-- 3210  (T) 05:29, 24 Eylül 2007 (UTC)
"q" harfinin durumunu biraz daha açabilirmisin. Benim de iç anadolunun çeşitli köylerinden tanıdığım var. Fakat "k" veya "q" nun farklı kullanımına rastlamadım. Tam olarak okunuşu nasıl. İngilizce deki gibi mi? (gerçi ingilizcede qam ile kam arasında okunuş farkı yok). Daha çok "k" nın "g" gibi söylendiğine rastladım. Bir de o yöredeki halkın söylediğinin doğru olduğundan bahsetmişsin. Sanırım doğru kullanım anlayışında biraz farklılık var. (diğer bazı konularda da dikkatimi çekti) Eski veya köken dilindeki kullanımı mı doğru kabul ediyorsun yoksa, dilbilgisi açısından mı değerlendiriyorsun. Mesela "kamçı" kelimesini kullanırken "q" harfine ihtiyaç duyulmuyor. Türkçedeki diğer kelimelerde de ihtiyaç duyulduğunu sanmıyorum. Değişmese iyi olurdu diye düşünebilirsin ama değişikliğin ne sakıncası var? (halkın büyük bir bölümüde kabullenmişken) Bence doğru olan geniş kitlelerin kabul ettiği ve ortak kullanımda olandır. --Viki 07:13, 25 Eylül 2007 (UTC)

Kemal Atatürk

Merhaba, Vikisözlükte sözlük maddesi olmadığı için kişi adlarıyla madde oluşturmuyoruz. Sadece (Atatürk, Mevlana vb. aynı zamanda kelime olan ve belirli bir kişi ile özdeşleşmiş özel adlar için madde oluşturuyoruz) Kemal Atatürk maddesinin silinmesi veya Atatürk e yönlendirilmesi gerekiyor. --Viki 06:51, 25 Eylül 2007 (UTC)

Öneri

Merhaba, Açıklamalar içindeki patent metnine çözüm getirmek için şu yöntemi kullanalım mı? Kullanıcı sayfasının altına patent konusundaki bilgi ve uyarıları, hatta açıklama metinlerini içeren bir sayfa oluştur. İlgili maddelerde kaynaklar bölümünden bu sayfaya bağlantı verelim. --Viki 07:29, 25 Eylül 2007 (UTC)

Nasıl olacağını tam anlayamadım. Örnekle nasıl koyabileceğimi açıklar mısınız? en.wictionary de de bu açıklamaları koydum . Orada normal karşılanıyor. Hatta bu işe en.wictionary administiratörü bir dilci benden bazı türkçe kelimeler hakkında etimolojik açıklamalar istemişti. Bende ricası üzerine bazı açıklalar yazdım. Gerçi ingilizcem yetersiz ama sanırım kısmen anlıyorlar, ne demek istediğimi. Onlara çok orjinal geliyor.-- 3210  (T) 21:50, 25 Eylül 2007 (UTC)
Kullanıcı mesaj:3210/Kaymakam Eyüp Sabri Kartal sayfasına patent bilgilerini yazabilirsin. Daha sonra ilgili maddede Kaynaklar başlığı altına Kaymakam Eyüp Sabri Kartal bağlantısını ekleyebilirsin. Zaten Ottoman maddesinde de sadece isim geçiyor. Ayrıca ingilizce Ottoman maddesine eklenen bilgide sözlük maddesine uygun olmamış. (Eminim farketmemişlerdir) Ayrıca ingilizce sözlük diğerlerine göre daha düzensiz bir yapıda. Bu nedenle başlangıçta Almanca sözlüğü esas aldık. Birde şunu hatırlatmak isterim. Bu görüşlerin makale, kitap gibi bilimsel eserler olarak yayınlanmış olduğunu düşünüyorum. Eğer sadece kişisel görüşlerse bu bilgilerin tartışma sayfasında yer alması gerekir. Geniş bir topluluk tarafından kabul görürse madde içine alınabilir. --Viki 07:36, 26 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, lütfen kendi ideolojinize yönelik anlamları sözlük maddesinde kullanmayınız. Atatürkçülük tanımınız sizi bağlar. --Saltinbas 05:46, 26 Eylül 2007 (UTC)

Pardon anlayamadım. İdeolojinize yönelik anlam, derken ne kasdediyorsunuz . Bir dilci olarak kendimi tüm ideolojilerin üstünde görürüm. İdeolojik olmak gibi yabancı kavramlarla tanımlanmayı kendi özüme hakaret olarak algılarım. Her daim nesnel olmaya çalışırım.
"Atatürk 'ün eylem ve fikirlerini temel aldığını belirten 12 Eylül 1980 Harekatından sonra Sağcılık ve Solculuğa tepki olarak dile getirilen ve 1982 Anayasasına konulan bir akım. "

bu cümlede yanlış var mı? Benim bildiğim ve gözlemlediğim kadarıyla 12 Eylülden sonra Kenan Evren tarafından dile getirilmedi mi?

Sizin sanırım alıntı tanımınız: Atatürk'ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, Türk Devleti'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, milli egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü.

Sanırım sizin tanımlamalarınız bir yerden alıntı. Ben reel gözlemimi tanımlamamı kelimeye yazdım. Ondan önce bildiğim kadarıyla okullarda Atatürkçülük dersleri yoktu. Sizin okul yıllarınızda var mıydı bilmiyorum ? Ama benim okul yılarımda önceleri yoktu. 12 Eylül'le birlikte konuldu, sanırım. Hatam varsa, lütfen düzeltiniz! Hatamın düzeltilmesinden ziyedesiyle memnun olurum. Bu arada şunu da belirtmeliyim ; kelimeye siz de "en çağdaş, en ilerici ,en etkili , en geçerli , en doğru , en yanılmaz ,en gerçek yol gösterici akım " , gibi tamamaen nesnel ve tartışmasız doğruları da siz eklersiniz ve böylece kelime tanımı daha mükemmelleşir. İyilikle kalın. -- 3210  (T) 06:12, 26 Eylül 2007 (UTC)

Merhaba, ideoloji sözcüğünün Eski Türkçe karşılığını bilmiyorum ama öğretirseniz sevinirim. Ayrıca madde anlamını sizin pek beğenmediğiniz TDK'dan aldım. Kendinizi nesnel olarak betimliyorsunuz ama yazdığınız anlam pek nesnel değil. Bu anlamı nereden buldunuz?. Kaynağınızı açıklar mısınız? --Saltinbas 06:33, 26 Eylül 2007 (UTC)
Bir kaynaktan bulmadım, eksik olabilir ama 1980 de yaşadığım ve gördüğümü yazdım.
Bu konuda Saltinbas kesinlikle haklı. Bir "dilci" den beklenmeyecek ölçüde çirkin bir tanım olmuş. ideolojik olduğunu kabul etmesen bile taraflı, kişisel ve eleştirel bir tanım olmuş. Bir görüşün taraftarı olunmasa bile tanım yaparken tarafsız olmaya ve sözlükçülük kurallarına uygun hareket etmeye dikkat edilmelidir. Atatürkçülük 12 Eylül ile başlamadı. Ayrıca bu tür bir tanımın karşıtlarının değil Atatürkçülüğü oluşturanların tanımları doğrultusunda tarafsız bakış açısı ile yapılması gerekir. (ne övme, ne yerme, ne de eleştiri olmalı) İdeolojik bir tanım olduğu Kamâl maddesindeki tavırdanda belli oluyor. Orada "Atatürk Mustafa adını neden istememiştir?" diye soruyorsun. Neden cevabını vermiyorsun ve konu ile dilcilik ile bağlantısı nedir? Soruyu açık bırakarak ideolojik yaklaşım gösteriyorsun. --Viki 08:04, 26 Eylül 2007 (UTC)
Atatürk'le akraba olan benim gibi birisine bu ifade tamamen hatadır. Önden ve yandan resmimdeki profile bir bakınız, lütfen. O zaman konuyu daha iyi anlarsınız. Siyasal Tarihden okuduğumu ve tanıklık yaptığım gözlemimi yazdım. Siyasal Tarih ve siyasal akımlar okumadıysanız size konuyu maalesef anlatamam. Bildiğim kadarıyla siyasal akımlar tarihinde 1980 e kadar yoktur. Sanırım 1941 lerde Amerika medyasında 2. dünya savaşı dolayısıyla Atatürkçülük olarak değilde Kamâlism olarak veya Kamâlists olarak ilk kez geçiyor. . 12 Eylül'le birlikte sağ sol kapışmasına kamplaşmasına alternatif olarak ileri sürülüyor. İşte ben olmayan bu maddeyi, eksik veya yetersiz, boş kalmasın diye yazdım. Eğer yanlış varsa konuyu siz nesnel olarak tamamlarsınız. Kendimi becerebildiğim kadar nesnel olmaya çalışıyorum , diyorum. Bir Kaymakama ideolojik yaklaşıyorsunuz demek doğru olmaz. Bende bundan günahım kadar hoşlanmam. Kaldı ki siz benim kadar Atatürk'ü bilemez ve anlayamazsınız? Çünkü ben Atatürk'ün akrabasıyım. Beni çok yaraladınız. Lütfen bir Debre 'liyi yaralamayınız. Bir defa siz neden ilk soyadı öz anlayamazsınız! Ancak Atatürk'le akraba olup aynı asil ırkın kanından olursanız onu anlayabilirsiniz.Al ünvanıyla dedelerinde kızıl ünvanı olmasını sizinde dedenizde ve kendinizde kızıl yüzlü insanlar olmadan anlayamaz ve terkip yapamazsınız. Öz uz bağlantısını anlamadan Selanik Kozlu köyünden olmadan bu bağlantıları anlayamazsınız. Bu fakirin dedeleri Selaniklidir. Kökeni Kayılar kazasındandır.

Atatürkü en iyi bu fakir anlar. Dünyanın en iyi ansiklopedisi 1911 ansiklopedia brittanicadır. Oradan bu fakirin ailesinin yani dedelerinin ne kadar nesnel ve tarafsız olduğu ve kaliteli uşşak olduğu anlatılır. İşte o madde. Orada şöyle der biz debreliler kozlular kayılar yörükleri için;

The 1911 Edition of Encyclopaedia Britannica about Yuruks, Kailars and Konariotes

see link {{cquote2| The first Turkish immigration from Asia Minor took place under the Byzantine emperors before the conquest of the country. The first purely Turkish town, Yenije-Vardar, was founded on the ruins of Vardar in 1362. After the capture of Salonica (1430), a strong Turkish population was settled in the city, and similar colonies were founded in Monastir, Ochrida, Serres, Drama and other important places. In many of these towns half or more of the population is still Turkish. A series of military colonies were subsequently established at various points of strategic importance along the principal lines of communication. Before 1360 large numbers of nomad shepherds, or Yuruks, from the district of Konia, in Asia Minor, had settled in the country; their descendants are still known as Konariotes. Further immigration from this region took place from time to time up to the middle of the 18th century.

After the establishment of the feudal system in 1397 many of the Seljuk noble families came over from Asia Minor; their descendants may be recognized among the beys or Moslem landowners in southern Macedonia .

At the beginning of the 18th century the Turkish population was very considerable, but since that time it has continuously decreased. A low birth rate, the exhaustion of the male population by military service, and great mortality from epidemics, against which Moslem fatalism takes no pre-cautions, have brought about a decline which has latterly been hastened by emigration

The Turkish rural population is found in three principal groups:

"Çirkin bir tanım" lafı bir dilci için çok yanlış. Siyasal Tarih okumadıysanız ben size bir şey anlatamam. Taraf tutmak bana göre değil takım bile tutmayan hatta bir partiye iki kez oy vermeyen birine bu yafta fazla. Kişisel mi yoksa tam tersi ampirik mi bilemem? Ama siyasal akımlarla ilgili tarih kitaplarına bakmak lazım. Ondan sonra konuşmak ve yazmak lazım. Varsa bir yanlışım, düzeltirim. Hatta mutlu da olurum. Eksiğimi tamamlamış olurum. Dedem nesnellikten çıktığımda araştırmadan konuştuğumda -tabii bizim insanımız nesnelliği ve objektif yaklaşımı bilmez- şöyle derdi: "At martini Bre Debreli Hasan dağlar inlesin" . Onun için atmamaya çalışıyorum. Ayağımı sağlam yere basmaya çalışıyorum.

İdeolojik bir tanım olduğu Kamâl maddesindeki tavırdanda belli oluyor diyorsun. İyi de hangi saatlerde edit ettiğime bakınız lütfen mesai saatleri girmiş ve benim kalkmam gerekiyordu. "Atatürk Mustafa adını neden istememiştir?" diye soruyorsun. Neden cevabını vermiyorsun ve konu ile dilcilik ile bağlantısı nedir? Soruyu açık bırakarak ideolojik yaklaşım gösteriyorsun", diyorsun bence acele tecessüslü ve yazı saatlerine editlere bakmadan karar veriyorsun o söz bana ait değil İTÜ'den sizin verdiğiniz referansdaki dilci tarafından sorulan ve cevabı verilmeyen bir soruyu aynen oraya alıntıladım. O dilcinin sorup çözemediği ana soruları ben ara başlıklar haline getirip cevaplamaya çalışdım. Dilci hocaların değerlendirmelerini akıl ve mantık süzgecinden geçirip dil açısından değerlendirdim ve mesai başlayıncaya kadar durmadan usanmadan yorumladım. Bu arada bir kısım hoca değerlendirmelerine ve Mustafa ismini terketmesi sorusuna mesaiye riayet etmek için evden ve bilgisayardan ayrıldığım için değerlendirme yazmaya vaktim olmadı. Bunu yazı saaatlerinden ve sayfa geçmişinden de anlarsınız. İyide Kamâl maddesini yazdık da hata mı oldu? Neler öğrendi herkes neler? Arasanız ülkede hiç bir kitapta ,gazetede , mecmuada veya sözlükte hatta bir tezde bulamayacağınız kelimeleri girdim ve anlamlarını nesnel olarak açıkladım. Bu benim için bir dilcilik borcuydu. Kamâl isim meselesini ancak 35 yılda büyük emekle çözebildim. Çözünce de çocuklar gibi sevindim, beş ay öncesine kadar çözememiştim. Her şeye ideoloji urbasını beynimize geçirip bakmayalım. Bu kelimeyi niye şöyle yazdı ,yoksa şunu mu demek istedi, dersek ve niyet okumaya kalkarsak her zaman hata yapmış oluruz. Çünkü zannın bazısı günahtır. Lütfen kişilere karşı tecessüs etmeyelim. Görevimiz burada hafiyelik değil. Mubarek Ramazanda vikisözlükten ve birlik beraberlik içerisinde biri birimizden yararlanmaya çalışalım. Bir konuyu etraflıca incelemeden, araştırmadan biribirimizi lütfen kırmayalım. Sonra telafisi mümkün olmayan gönül yaraları olur. Allah evi insan gönüllerini kırmayalım, lütfen. -- 3210  (T) 21:29, 26 Eylül 2007 (UTC)

Eleştirileri lütfen yanlış anlama. Eğer burada bulunuşuna, katkılarına önem vermesek boşyere bu kadar uzun tartışmaya girmez maddeyi düzeltir geçerdik. İnsanlar viki projelerinde özgürlüğü hep yanlış anlamıştır. Bu ortam insanların özgürce fikirlerini sunduğu bir ortam değildir. Kişisel olan tek şey anlatım şeklidir. Tarafsızlık zorunludur. Bir Türk'ün Türkiye konusunda, bir müslümanın İslam konusunda, bir Atatürkçünün bu konuda tarafsız olması zordur. Ama burada bu tarafsızlığı bulmak zorundayız. Sadece bilimsel ve evrensel sözlükçülüğü esas almak durumundayız. Madde yapılarında bazı katılımcı sözlüklerde olduğu gibi alternatifler yok.(zaten yapıya aykırı) Bu nedenle madde hazırlarken dikkatli olmalıyız. Bu sıkıntılar katılımcı sayısının fazla olduğu vikipedide daha çok ortaya çıkmış ve yavaş yavaş tarafsızlık konusunda orta yol bulunmaya başlamıştır. Tarafsızlık her zaman kasıttan kaynaklanmayabilir. Alınan eğitim, çevre, yaşam biçimi insanı ister istemez etkiler. Dediğim gibi bu eleştiriler vikisözlüğün saygın, güvenilir bir eser olması içindir ve zaten katılımcı azken kimseyi kaybetmek istemeyiz. Sadece belirli ilke ve standartlar oluşturmaya çalışıyoruz. Atatürkçülük tanımına gelirsek buradaki sorun içeriğin yanlış olması değil. Yaptığın tanım Atatürkçülüğün içeriği hakkında bilgi vermiyordu. Belki geçmişini anlatan bir ansiklopedi veya eleştiri metninde olabilecek bir anlatımdı. Bir sözlük maddesinde kelimenin sadece temel özelliğini içeren kısa bir tanım yaparsın. Elma maddesinin tanımını yaparken, Amasya'da yetiştiğinden, bazı rahatsızlıklara iyi geldiğinden, nasıl yetiştirildiğinden bahsedilmez. Maddedeki ikinci bir yanlış Atatürkçülük kelimesinin 12 Eylül de ortaya çıktığı gibi bir kanı uyandırması. Oysa bu dönemde belki daha fazla öne çıkarıldı, içi boşaltıldı, zarar verildi, ders haline getirildi. Ama Atatürkçülük kelime ve anlamıyla 12 Eylül öncesinde de vardı. --Viki 06:53, 27 Eylül 2007 (UTC)
Kamâl maddesini oluşturmakla tabii ki iyi yaptın. Buradaki sorun tartışmanın vardığı noktaydı. Olayın Atatürk'ün isim tercihlerine dil anlayışına varması. Atatürk'ün ismini değiştirmesi bir sözlük maddesinin konusu olamaz. Başka bir ortamda güzel bir tartışma konusu olabilir. Bence isminin ne olduğunun Kamâl mı Kemal mi olduğunun sözlükçülük açısından hiç önemi yok. --Viki 07:59, 27 Eylül 2007 (UTC)

Bu konuya fena takılmışsın. Konuları çok değişik algılıyor ve farklı yönlere çekiyorsun. Atatürk ile akraba olabilirsin veya görünüş olarak da benzeyebilirsin. Bunlar fiziksel ayrıntılar. Hiçbir şeyin delili değil. (Ne seni kutsal ve önemli yapar, ne de görüşünü ortaya koyar) Benim eleştirimin ideolojik eleştiri olmadığını da anlamamışsın. Atatürkçü olabilir veya olmayabilirsin, seversin sevmezsin beni ilgilendirmez önem de vermem. Ben olaya sadece sözlükçülük açısından yaklaşıyorum. Bu sözlükte kişiler görüş, ideoloji, taraf tutma, hakaretin bulunmamasını sağlamaya çalışıyorum. Bir başka zaman islami bir maddede kişisel görüş ve gözlem, eleştiri yada haharet görürsem ona da karşı çıkarım. Yaptığım eleştiri Atatürk'e özel değildir. Bir sözlüğü hazırlarken (hele vikisözlük gibi her türlü görüşten bağımsız olması gereken) her kesime eşit derecede saygılı olunması gerekir. (Atatürk, Churchill, Fatih Sultan Mehmet veya Mevlana hepsi aynıdır) "Çirkin" i biraz ağır buldun herhalde. Evet belki biraz kaba kaçmış olabilir. Oradaki kasıt maddenin bir sözlük için ne kadar kötü yazıldığıdır. Mustafa adı ile ilgili konuda ise ne kastettiğin belli değil ve bu maddede de kişisel görüş belirtince bunu ortaya koymak için örnek verdim. Aslında kişisel görüşlerin maddelerin yapısını etkilememesi gerekirdi. Bu durumda ne demek istediğini analiz etmek zorunda kalmazdık. Bir yandan Osmanlıca, Arapça/Farsça kökenli sözcük ağırlıklı madde ve tanım oluşturuyorsun. Başka zaman Atatürk'ün anlayışını savunmaya çalışıyorsun ki eski sözcükleri dilden çıkarmak isteyen ve birçok yeni sözcüğüde üreten kendisidir. Daha öncede dediğim gibi çok seyrek madde oluşturan bir kullanıcı olsan üzerinde durulmazdı. Düzeltip geçerdik. Fakat yanlışı eleştirmezsek aynı hatalar yeni maddelerde de devam edecektir. Ayrıca bir kişinin kaymakam olması, Atatürk' e benzemesi, Debre'li olması eleştirilmesine engel değildir. Eleştiride sadece içeriğe bakılır. (Atatürk ile akraba olmayanların kanı asil değil mi? ) Konuyu nerden nereye getirmişsin. Atatürk ün ilk soyadının neden Öz olduğunu neden bilmeliyim. Bu konuyu pek çok kişi bilmez ve sözlük ile ilgisi nedir? (Kaynakları ile anlatırsan öğreniriz. Kişisel görüş, duygu ve asil kana başvurmadan) Bazı kelimeleri açıklamak için çok sık Selanik ve Kayılar a başvuruyorsun. Bu yörenin "halk ağzı" nda belki bazı sözcükler farklı kullanılabiliyor olabilir. (Bunuda maddede belirtmek gerekir) Fakat bu kullanımı Türkçe'nin tümüne mal etmek doğru değil. Türkçe'nin kökeni Selanik veya Kayılar değil. Nesnelliğini dedelerine dayandırman ilginç. Bir insanın ne olduğunu dedeleri belirlemez. (Bunu öne sürmek ırkçılığa girer) Dedeleri çok kaliteli uşşak olan fakat kendisi kalitesiz olan çok uşşak gördüm. (tabii tersini de) --Viki 08:16, 16 Ekim 2007 (UTC)

"Bu konuya fena takılmışsın. Konuları çok değişik algılıyor ve farklı yönlere çekiyorsun" aslında konuya fena takmadım, daha önce sizin çirkin demeniz üzerine yazdığınız mesaja karşı mesaj atmıştım. Geçen bir vikisözlükçü çirkin ithamına cevap vermemişsiniz, yoksa kabul mu ettiniz, deyince baktım ki cevabım sadece sizin mesaj sayfasında kalmış. Ben de sadece sizim mesajınıza cevabımı kendi mesaj sayfama her zamanki standart usulle aldım. Yoksa eski konuyu açmak istemiyordum.
İç ve dış huzurunu tercih ederim. Anlaşmazlığı, kavgayı, atışmayı, ithamı sevmem. Aksine her katkıya acaip değer veririm. Yanlışı varsa düzeltmesi için zaman veririm. Hemen de cevap vermem ,teenniyle hareket ederim.
Atatürkçülük kavramına gelince, eğer siyasal tarih okumuşsanız ve yaşınız da algılayacak kadar tutuyorsa 12 eylül 1980 harekatından sonra siyasal akım olarak çıktığını, Kenan Evren'in oluşturduğunu görürsünüz. Bu nesnel ve ampirik bir bilgidir. Kenan Evren de Atatürk gibi Debreli'dir.
maddenin niteliğine gelice kalitesi zamana bağlı gelişecek bir hususdur. Ben kısaca değinip geçtim altınbaşda geliştirdi. Nesnel çağdaş ilerici diye maddeyi nesnel olarak tanımladı. Siz de kalitesini artırabilirsiniz.
Mustafa adı ile ilgili konuda ise ne kastettiğin belli değil Mustafa adının Atatürk tarafından neden alınmadığı meselesi sanırım anlaşılmıştır, onu es geçiyorum. Bunda kuşku ve endişe sanırım kalkmıştır. Yani zanla kasıt aramanızın doğru olmadığı hata olduğu ve bir özür beklediğimi belitmeliyim.
Farklı düşünmem, meselesine gelince doğrudur. bunu bana meslektaşlarım dahi bakanlar ve valiler dahil herkes öyle diyor. Bana kalırsa her insan farklı olduğu için, insan olmanın gereği olarak farklı düşünmelidir.
"Bir yandan Osmanlıca, Arapça/Farsça kökenli sözcük ağırlıklı madde ve tanım oluşturuyorsun. " diyorsun ,bu maddeleri Mevlanın 800 yılı anısına onun mesnevisinin en güzel tercümesi olan Ruhul Mesneviyi proje kapsamında oluşturmaya ve onu da vikileştirmeye çalışıyoruz. Yani anlaşılmayan kelimelere vikisözlükten bağlantı veriyoruz. Bunun için ilçemizdeki Edebiyat ve ilahiyat mezunları ile diyanet personelini bu işte istihdam ediyoruz. İsmail Hakkı Bursevi aslında sen pek sevmezsin ama o da Kayılar'ın kaliteli uşşaklarından olup , Aydost karyesindendir. Yoksa zevkime kalsa baba ismine verdiğim emek ona verdiğimden daha fazladır. Divan-ı Luğat-i Türk'ün kelimelerini vermeyi yeğlerim. Ama mevlanayıda es geçemem. Bu sene bitmesi gerekn projeyi yarım bırakamam.
Başka zaman Atatürk'ün anlayışını savunmaya çalışıyorsun ki eski sözcükleri dilden çıkarmak isteyen ve birçok yeni sözcüğüde üreten kendisidir. diyorsun , bu da yanlış. eski sözcükleri dilden çıkarmak istemiyor . Atalarının kullandığı dilin anlaşılmasını istiyor. Sonra bu öztürkçrlrştirme yanlışından da vaz geçiyor. Malumdur ki Atatürk tefsir yazdırmak için ilk defa kendisi Elmalı'ya hazineden para veriyor. Ki Elmalı Atatürk' e full muhalif adamdır. Şapka inkılabını protesto için evinden çıkmadığı, söylenir. Böyle birine Atatürk para veriyor. Elmalı daha tefsirin başında tercüme yanlıştır, olmaz , bu akla uymaz vesaire diyor. Hatta bazen ileri gidiyor "be hey sersem adam Kur'an'ın türkçesi mi olurmuş gibi tam cümlesini hatırlayamayacağım şeyler diyor?" bunun için aslına bakınız. Bakın bu kadar muhalif adamı Atatürk parayla taltif ediyor. Bilgisiz yalaka din adamlarını da tahkir ediyor. Onlara şarkı söyletiyor. Yani Atatürkü bir anıyla değerlendirmek yanlış her Selanikli gibi o da değişim taraftarı yenilik taraftarı. Kafasızlığa ezberciliğe tahammül edemiyor.
"Eleştirilmem meselesi"ne gelince ben en çok eleştiriyi severim, hakaret olmamak ve niyet okumamak kaydıyla. Nesnel kalmak kaydıyla. Karşıdakinin dediklerini ve diyeceklerini sonuna kadar dinledikten sonra. Kaymakam olmam veya başka statüm eleştirilmeme mani değildir. Ama orada eleştiri yoktu. Atatürkçülük dersleri ve ideolojisi 12 eylülde çıkmadı, ideolojik yazılar yazıldı, çirkin gibi ağır ithamlar vardı. Umarım bu eleştirilerimden alınmazsınız.

:"Türkçe'nin kökeni Selanik veya Kayılar değil" iddianıza gelince bu külliyen yanlıştır. Bir defa şunu belirmeliyim. Bizim dedeler ,Amasyaya gelince herkes İstanbul türkçesiyle konuşmalarına hayret ederlerdi. hatta çocuklar enderun terbiyesinden kaynaklana kibarlık ve nezaketleriyle dalga geçerlerdi. babanem anneme "- gelin, çocuklar gidelim , derler" demeleri çocuklarda günlerce espiri konusu olurdu. Şimdi o konuşmayı kınayanlar aynı türkçeyle konuşuyor. Malum dur ki İstanbul türkçesi esastır. İstanbul türkçesini de kayı türkçesi berlirlemiştir. Aslında ben post modernist bir felsefeye sahip olan biri olarak lokal şivelere daha değer veririm. Keşke onlarda yaşatılsaydı. değil mi yerine daalmi demeleri daha hoşuma gider. Ama mevcut yapı ve Atatürkte kayılardan olunca esas kullanılan dilin yapısını kayı türkçesi tabiatıyla belirleyen başat köken kaynak oluyor.

"başkalarının kanı asil değil mi?" tartışmasına gelince onların asaletini bilemem ama kayı kayınlık ahretlik ahilik ihvanlık yarenlik ,nezaket kibarlık itham etmeme , hakaret etmeme gibi değerler asildir, dolayısıyla kayılar bu yüzden yedi düvelce müsellem bir asalete sahiptir.
Dedeleri çok kaliteli uşşak olan fakat kendisi kalitesiz olan çok uşşak gördüm. (tabii tersini de) değerlendirmesine gelince bu yanlıştır. Ben genetik yapının bir insanı belirleyen en başat faktör olduğunu düşünürüm. Kaliteli nesepten kaliteli uşak çıkar. Hazreti peygamber der ki "insanlar madenler gibidir." Cahiliyede altın madeni olan islamiyette de saf altın madeni olur denir. Yusuf peygamber der ki; asaletim ortaya çıkınca ferahladım. Peyğamberin amcası cahiliyenin en kalitelisi kendisi de insanlığın en kalitelisi gibi bir kalite farklılaşması olur. Barbaros'a bak , İsmail Hakkı ya bak Atatürk 'e bak hiç sıradan adam var mı? hepsi alanlarında farklı ve en üstün kalite. Barbaros' Kanuniye diyor ki "bre Hayrettin bu kadar az zamanda bir kul'a bu kadar fütuhat düşmez ins misiniz cin misiniz bana yazda hazinemde saklayalım" diyor. Atatürk de "az zamanda çok işler başardık", diyor. Sence kalite ve iş yapış usulü ikisinde de benzemiyor mu? İkisinin sakallarınında al olması yani kızıl olması benzemiyor mu? Kalite her zaman kalitedir. Sevgi yarenlik ,ahilik kadirbilirlik üzerine kalalım. Uşşaki ve kayınlık dolu bir selamla hoşça kalın -- 3210  (T) 15:54, 16 Ekim 2007 (UTC)

Öneri

Sevgili Viki, madde edit ederken kullandığımız kutu üstündeki wiki tool diyebileceğimiz bölümlerdeki kutuları acaba vikipedi deki gibi zenginleştirebilirmiyiz? Kolay gelsin -- 3210  (T) 21:21, 25 Eylül 2007 (UTC)

Olabilir. Bir ara inceleyebilirsem vikisözlüğe aktarırım. --Viki 07:07, 26 Eylül 2007 (UTC)

âl sancak ile al sancak arasındaki fark

Türkçede âl sancak ile al sancak arasında bence çok fark var. birisi al işte sana sancak diğeri ise âllanmış kırmızılanmış sancaktır. İstiklal marşında da böyle geçer belki alsancak maddesini buraya yönlendirmek lazımdır. Kamâl ile Kamal arasındaki fark gibi fark vardır. âl para mor para ile al para çok farklıdır.Birisi renk anlatırken diğeri emir kipini anlatır.-- 3210  (T) 21:33, 25 Eylül 2007 (UTC)

Türkçe de "âl" olarak bir kelime yok. Bu konuda TDK yeterli bir kaynaktır. kırmızı anlamında al ile almak fiilinin emir kipi al arasında yazılış ve okunuş olarak da fark yok. TDK nın eksikleri olsada lütfen bu kadar muhalif bir anlayışta çalışma yapmayalım. Bizim için değerli olan Türkçe dir. Arapça ve Farsça ağırlıklı kelime, yazılış ve dilbilgisini tekrar canlandırmaya çalışmanın bir anlamı yok. Mevcut Türkçe yi beğenmiyorsun ama tek alternatif olarak kendi görüşlerini öne sürüyorsun. Bu bilgileri tarafsız Türkiye Türkçe si olarak görmek mümkün değil. Belki Osmanlıca da "âl" olabilir. --Viki 07:19, 26 Eylül 2007 (UTC)
Türkçe de "âl" olarak bir kelime var üstelik teleffuzuda farklı. Türkçe de "âl" ın teleffuzu daha ince ve ağızın daha ortalarına yakın bir "l" harfi ile teleffuz edilir. Birde Türkçe de "al" var ki almak emir kipinde vardır.

Rumeli Kayı(kai) Türkçesinde de "âl"lı yemeni veya "âl" bayrak derken ince dudaklar geriye hatta nefes az içeri doğru çekilir. "Al" derken; nefes durur, dil arkadan yukarı doğru eğrilerek üst dile temas ederek daha tok ses çıkar. Asya ülkelerinde hala öyle teleffuz edilir. Yani Türkçe de "âl" ile "al" kelimesi arasında yazılışta ve okunuşta, teleffuzda hatta duygulanışta bile fark vardır. Maalesef bizde dil üzerine eğitim verenler ve konuşanların anasının babasının ana dili türkçe olmadığı için iki al'ıda aynı zannederler. Maalesef bizde Atatürkçü olmayanlar ama Atatürkçülük ten geçinenler Atatürk'ün mirası inceltme işareti şapkayı kaldırır. Hem de Kemal isminden kaldırırlar, hatırasına asygısızlık ederek. Neden saygı göstermezler, Atatürk'ün kendine aldığı nüfus cüzdanına hayret ederim. Maalesef bizde saygı yok ,saygı ve nezaket yok. Atamız adını değiştiriyor, bizimkiler yaa galiba nüfus memuru hata yaptı, galiba geçici kullandı. yok öyle değil kale anlamına gelir gibi ipe sapa gelmez atmasyonlar yaparlar. Ben bir zamanlar bir ADD il başkanı görmüştüm, ilçeden bir ADDci beni Atatürk'ün akrabası diye tanıtınca şaşırdı yüzüme baktı , arkadaş bak nasıl benziyor deyince, bu sefer o sahtekar Atatürkçü hemen yılışarak "üj-bej" demeye başladı. Güya Atatürk türkçe konuşmuyor demek istedi. Dedim ki ona; senin üç-beş yerine o "üj-bej" dediğini oranın çingeneleri söyler ,ana dilleri farklı olduğu için çingeneler üç-beş diyemezler üj-bej derler dedim. Sizin Atatürkçülüğünüz; geçinme tarzında Atatürkçülük, olma tarzında Atatürkçülük değil, deyince bozuldu. İşte bizde maalesef böyle sahtekar Atatükçüler vardır.

Bizde nesnel ve evrensel dil eğitimi maalesef vermezler, veremezler. Üniversitelerde bile özne yüklem türkçesi anlatılır. (buna benim okuduğum ve dilcilik açısından en kaliteli olması gereken siyasal bilgiler fakültesi de dahildir.)

Doğal dilcilik , tarihsel dilcilik , yapısal dilcilik vs nedir ayırdına bile varamazlar. Dünyanın yaşayan veya ölmüş en meşhur iki dilcisini söyle desen dilcilerin %99.9 undan fazlası bir kelime söyleyemez. Comenius kim? desen tanımaz. Tanıyanı da bırak ya papaz der, geçer. Türkiye de adına proğramlar tertip edildiğini bilmez. Hatta adına resmi ulusal ajans kurulduğunu bilmez. Buna da Laik olamayıp laiklikçilikten geçinenlerin sesi bile çıkmaz. Kazım efendi kim? desen o osmanlıca yazardı Türkçe değil der. Ülkemizde ilk basılan sözlüğümüz nedir? de bilmem, der. Atatürk desen, o eskiden osmanlıca yazardı. Sonradan ahir ömründe türkçe yazmaya başladı, der. Hatta ahir ömründeki yazdıklarına bile anlaşılmaz şekilde osmanlıca der bakma zahmetine bile katlanmaz. Hatta anlayamadığı Atatürk'ün kendi adını düzeltmesini bile kabul etmez. Türkçede bu yok der, geçer'. Üstelik bunu Atatürkçülük akımının ne zaman ortaya çıktığı tanımı ve tarihçesi üzerine tartışma çıkarıp taslak maddedeki ampirik ve nesnel ifadeleri çirkin diye niteledikleri zamanda yaparlar.

Viki,
Bizim için değerli olan Türkçe dir. Arapça ve Farsça ağırlıklı kelime, yazılış ve dilbilgisini tekrar canlandırmaya çalışmanın bir anlamı yok. diyorsun. Sanki Osmanlıca diye Türkçe olmayan bir dil varmış gibi. bunu yukarıda Osmanlıca bahsinde tartışmıştık, Lafı uzatmadan oraya atıf yapayım. Diğer iddian Belki Osmanlıca da "âl" olabilir , iddiası ise; Kamâl ismini kendine veren Atatürk ismi karşısında hem Türkçe hem de Atatürkçülük adına hepten yanlış bir belki kullanımıdır. Bu kadar öz be öz türkçe olan bir kelimeyi orjinal haliyle kullanmayı önermek neden "Arapça ve Farsça kelime, yazılış ve dilbilgisini tekrar canlandırma" diye yazdığınız ifadenizde kasıt nedir?

] veya âl kelimelerinde inceltme işareti olduğu için onları arapça veya farsça mı zannediyorsunuz?

Hayır o arapça farsça zannetttiğniz kelimeler öz be öz Türkçe kelimelerdir. Arapça ve farsça değildir. Eğer siz Kamâl yerine Kemal derseniz Atatürk'e azap etmiş olursunuz . Hele o Kamâl deki uzatmadan dolayı "Atatürk, arapça ve farsça canlandırılıyor" derseniz, Atatürke saygısızlık ve onun mirasına hakaret etmiş olursunuz. Sizin iddianızın tersine Atatürk anasının babasın verdiği arapça Mustafa adını hatta öğretmenin verdiği Kemal adını bile arapça diye terk etmiştir. Atatürk Kamâl âl uzatmasıyla arapça farsça kelimeyi canlandırmaya çalışmadı. Tam tersine öz türkçe bir kelimeyi canlandırmaya çalıştı.:::Zaten 29 harf yetersiz bir de inceltme kalkarsa yandı türkçem, gitti gül keten helvası.Türkçe de kâr ile kar ne kadar farklı şeyler. Hayret ne garip şeyler tartışıyoruz.
Keşke bize IPA kodlarını okullarda öğretselerdi Özlem yüklem sıfat gibi her sene tümcenin öğelerini öğretmek yerine keşke bize Ipa kodlarını öğretselerdi. Orta okul ve liselerde İngilizce sözlüklere bakarken teleffuz kısımlarına daha anlamlı bakardık. Daha rahat lisan öğrenirdik. daha yazacak çok şey var,ama vakit dar, çokda konuşmak zarar. Bu kadar yazışma bence karar. İyilikle kalın.-- 3210  (T) 03:05, 28 Eylül 2007 (UTC)
Sanırım frekanslarımız pek uyuşmuyor. Anlatmak istediklerimi farklı anlıyor ve yorumluyorsun. Herkes yanlış, en doğrusunu ben bilirim tavrı ile tartışmak da oldukça zordur. (âl veya kamâl ın Arapça olduğunu belirtmedim. benim kaynaklarımda yer almadığı için belirsizler.) Ayrıca âl ile al ın farkını anlatırken inceltmenin nasıl okunacağını anlatmışsın. al inceltmeyle yazılırsa tabiki farklı okunur. Bunun izahına gerek yok. Sorun kırmızı anlamındaki "al" ın bugünkü kullanımının nasıl olduğu. Rumeli Türkçesinde farklı kullanılıyor olabilir. Ama bugün bu değişmiştir. Zaten bunun farkındasın ki bu şekilde öğretilmesini de eleştiriyorsun. Mevcut olanla, geçmişte, halk ağzında veya senin olmasını istediğin halini birbirine karıştırıyorsun. Bize kırmızı "al" olarak öğretildi ve bildiğim oldukça geniş bir çevrede de böyle kullanılıyor. Şunu unutmayalım ki "Türkçe" vikisözlükte "Türkiye Türkçesi" olarak algılanmalı. Türkçe de yok demek bugün kullanılan resmi Türkiye Türkçesinde yok anlamına gelir. Geçmişte veya halk ağzında (bazı yörelerde) kullanılıyor olabilir. (ilgili maddede bununda belirtilmesi gerekir) --Viki 18:18, 30 Eylül 2007 (UTC)
Uyuşmayan frekans değil baktığınız açının çapı. Ben etimologist olarak olaya yaklaşıyorum siz statükocu olarak yaklaşıyorsunuz. Ben öğretilenen bakmıyorum. Bana öğretilene sorgulayarak tecessüsle bakıyorum. Acaba doğru mu diyorum. İnceltme kalkınca bunu kim ne için yaptı? diye sorguluyorum; acaba altında ne var? diye bakıyorum. Mevcut resmi alfabede q yok ama Anadolu qadın diyor kadın demiyor. Bana kim ne öğretirse öğretsin q harfinin yok olduğunu anlatamaz. nitekim vikisözlükte q var. "Türkçe de yok demek bugün kullanılan resmi Türkiye Türkçesinde yok anlamına gelir." şeklindeki resmi devlet görüşünüze de katılmıyorum. Burasını TDK ofisi olarak görmüyorum. Ağaç varsa onlar bana istedikleri kadar ağaç yok desinler bana vız gelir. TDK 'dan da bir değil, bin kişi dese bana inceltme kalktı, bana bunu anlatamaz, sadece onların uygulamalarını bu kararlar bağlar. AmaTDK kararları vikisözlüğü asla bağlamaz. Belki bizi, daha evrensel anlamdaki dilciler bağlar.-- 3210  (T) 23:02, 22 Kasım 2007 (UTC)

Romanya

Lütfen patent açıklamasını Romanya maddesindeki gibi kullan. Açıklamaları ilgili sayfaya aktardım. Metni düzenleyebilirsin. (Aslında bu şekilde bir bağlantı dahi bir sözlük maddesi için gereksiz. Ama en kısa şeklinde tutabiliriz) Ayrıca açıklamalar bölümünde kişisel teoriler ve tartışma konusu olabilecek açıklamalar olmasın. Bunlar için tartışma sayfası mevcuttur. --Viki 07:06, 1 Ekim 2007 (UTC)

çevirilere kısa bir yol yok mu?

Viki,

Bizim almanca vikiyi esas almamız bana kalırsa yanlış. Çünkü almanca tercümeler almancada çok yetersiz. İngilizce wictionary den tercümelerin kopyasını aldığımızda bizim türkçe vikisözlük'e uyarlanacak hale gelse. Yani Copy past'la aynı bizim mevcut yapı gibi olması için ingilizce şablonu kabul edecek bir şablon ayarlasak, daha kolay olmaz mı? -- 3210  (T) 06:17, 2 Ekim 2007 (UTC)
Almanca wiki yi şablonların düzenli ve kullanışlı olmasından dolayı aldık. Doğrudan kopyalamayı kolaylaştırmak için değil. İngilizce de çeviri bölümü yetersiz. Orjinal dildeki wiki ye bağlantı yok. Dil adları sabit İngilizce. (doğrudan kopyada en önemli sorun) ve dil adlarına bağlantı verilmemiş. İngilizce wikiden kopyaladıktan sonra düzenleme yapmak için VikiBar a yeni bir özellik ekleyeceğim. Bu işi kolaylaştırır. --Viki 06:33, 2 Ekim 2007 (UTC)

Kaynata Özel isim değil

Sayın 3210, bildiğiniz üzere "kaynata" sözcüğü Özel isim değildir. Bu yüzden büyük harf ile başlamaz. Vikisözlükte zaten kaynata maddesi bulunmaktaydı. Siz boşu boşuna doğru olamayan biçimde büyük harf ile "Kaynata" maddesini başlattınız. Sizden ricam, büyük harf ile başlattığınız Kaynata maddesinin içeriğini küçük harfle başlayan "kaynata" maddesine aktarmanız. Daha sonra büyük harfle başlayan "Kaynata" maddesini sileriz. Yardımlarınız için teşekkür ederim.--Saltinbas 06:19, 3 Ekim 2007 (UTC)

dahili linklerde büyük harfle başlayan kaynata olmayınca ve kaynataya de yönlendirme de olmayınca, sehven boşuna uğraşmış telif ettik. Olsun viki exsersizi de güzel. İlginize teşekkür ederim.-- 3210  (T) 18:16, 3 Ekim 2007 (UTC)

father-in-law

Merhaba, Lütfen "father-in-law" maddesindeki gibi ingilizce wiki den olduğu gibi kopyalama yapıp bırakma. Eğer kısa sürede düzenlemeyi düşünüyorsan "çalışma var"/"düzenle" şablonu ekle. Aksi takdirde maddeler düzensizleşiyor. Küçük düzenlemeleri ben yapmaya çalışıyorum ama komple ingilizce maddeleri çevirecek kadar vaktim yok. (Daha öncelikli yapılacaklar var) --Viki 12:42, 3 Ekim 2007 (UTC)

Yan Kavramlar

3210, Yan kavramları yanlış kullanıyorsun. Aynı seviyedeki anlamları, aynı üst kavrama sahip kelimeleri içerir. Mesela elma için üst kavram meyva dır. Bu durumda diğer meyvalar elma nın yan kavramlarıdır. Kaynata örneğinde üst kavram akrabalık olabilir. Yan kavram da akrabalık ifadeleri. Ya da eşin yakınlarına verilen isimler olabilir. Kök veya kelimeyi oluşturan parçalara göre yan kavram vermiyoruz.(ilgili maddede verilebilir). Bu durumda bile Atatürk ata nın yan kavramı değil türetilmişidir. --Viki 08:37, 4 Ekim 2007 (UTC)

Sanırım kaynata kelimesinde yan kavram olarak Atatürk olabilir ,yoksa kaynatadan türetilmiş kelime Atatürk olmaz diye düşünüyorum-- 3210  (T) 08:49, 4 Ekim 2007 (UTC)
kaynata ile Atatürk arasındaki bağlantı nedir? (Eş anlam, köken ortaklığı vb.) --Viki 09:00, 4 Ekim 2007 (UTC)

Ebu-l Etrak Atatürk olarak kullanılıyor mu? (kimler kullanıyor) Yoksa Arapçaya çevirisi mi? --Viki 12:08, 4 Ekim 2007 (UTC)

Evet var. Yaklaşık 25 -30 sene önce arapçaya ilgi duyduğum yıllarda bir arabic sözlükte görmüştüm. Çok ilginç gelmişti.Çünkü bu çeviride ata kelimesinin kullanımı kaynata da olduğu gibi tam da bizim kayı kullanımına ve Atatürk'ün aldığı baba anlamına mutabakat sağlamaktaydı. Baba'nın aynı zamanda bektaşilikte ve kadirilikte postnişin anlamını da ayrıca belitmeli. Ata da ise daha yüce, daha büyük koca (büyük) anlamı var. Tabii Ebu-l Etrak kullanımında da hata var . Tabii dilde maalesef öz Türkçe olan ata kelimesi kalktı , cece ,tete ,kada , ağa kalktı hatta özbe öz Türkçe olan dede kalkmak üzere , asil kullanımımız nene demek ise, maalesef ayıplı bir kullanım oldu. Aslında Atatürk bu kulanımla kadim Türkçeyi canlandırmak istedi. Belki Osmanlının kısmen kullanımını bıraktığı kayı türkçesini ihya etmek istedi. Ama çevresi onun kayı diliyle türkçesini anlamadığı gibi, dilciliğini de hiç anlamadı. Dikkat edin onun bulunduğu bölge ansiklopedia brittanica da bile Türklerin yani kayıların ilk yerleştiği yer olarak geçer . Moğol istilası döneminde Kayılar namusu korumak için bizansa sığınmıştır. Çünkü Moğollor 1250 lerde geldiklerinde erkekleri çocuklar dahil öldürüyorlardı. Yani sırpların yaptığının daha da beterini yapıyorlardı. Kadınlara da tecavüz edip pek çok kez hamile bırakıyor, kadınların moğoldan başka çocuğu kalmamış oluyordu. Yani moda tabirle "Dünya moğol olsun" istiyorlardı. Gidin ovada yaşayan güneydoğululara bakın mesela Ahmet Kaya gibiler bakın, pek çoğunda klasik moğol tipi vardır. Genetik araştırmalarda bunu doğrulamaktadır. Mesela saddam da bile tam bir arap tipi yoktur. Moğol karışımına daha yakındır. Kayılar suriye' nin kuzeyinde (Osman Gazi nin dedesi Süleyman ŞahSuriye de El-Cabir kalesinde metfundur.)ve Urfa civarında mukimdi. Bizim ailede Urfalı soyadı oradan gelir. Baskı moğollardan çok şiddetle gelince kuzeye ve batıya doğru hareket başladı. Aynı dönemde de Bizanslılar dindaşlık duygusuyla Latinlerle beraber haçlı seferi düzenlemeye kalmışlar ve gelen latinler istanbulu görünce, haçlı seferi yerine istanbulu istila seferine başlamışlarve istanbulu ele geçirmişler ve bizans imparatorlarını da İznike sürmüşler ve iznik imprataorluğu denen bir bizans dönemi de o yıllarda başmış. İstanbul da sanırım 50 yıl civarında bir Latin imparatorluğu dönemi vardır. Bu dönemde kayı gelince kayınlık gelmiş, Bizanslılar da bu yarenlik kayınlık ahretlik dostluk ihvanlık kültürünü görünce"latin serpuşu yerine türk sarığını tercih ederiz" demişler ve kayıların Bilecik civarına yerleşmelerine izin vermişler. Hatta Selanik emrkezli Latin imparatorluğu -ki 100 yıl kadar sürmüştür- nun Vardar ovasından gelmelerinin önünü kesmek için bizim atalarımızı yani Kayıları, tapuda Kaza-i Cuma ya veya nam-ı diğerle ve haritalar dahil her yerde genel kullanılışıyla Kayılara yerleştirmişlerdir. Burda Latin İmpratorluğunu Osmanlılar bizansla müştereken bitirmişlerdir. Sanırım ,Ebu-l Etrak o dönemde Suriye de kalan ve ata kullanımını bilen eğer varsa kayı mensuplarının Atatürk'ü bir çevirisi olabilir. Neyse ben örnek olmak babından günde beş on dakika bakarım dediğim vikisözlüğe fena kaptırdım ,emaillerime bakamaz oldum. İlgine teşekkürler. Sanırım açıklayıcı oldu. Kolay gelsin.-- 3210  (T) 11:48, 6 Ekim 2007 (UTC)

Merhaba, bismillah ın tartışma sayfasındaki metin dilci olmaktan çok dini bir metin. Daha çok Vikikaynak için uygun. Belki Vikipedi'de olabilir. --Viki 15:05, 6 Ekim 2007 (UTC)

Zaten kelime de dini bir kelime tartışmada açıklama olmazsa olmaz diye değerlendiriyorum. Ramazan başında dilcilik açısından çok tartışılan besmele tercümesine değinmek istedim. Bir sözlükte bence bu kadar çokça kullanılıp bu kadar çok yanlış bilinen sözcük olmalı, diye değerlendiriyorum.-- 3210  (T) 21:50, 6 Ekim 2007 (UTC)
Kelime dini olduğu için dini kaynaklar kullanılarak açıklanabilir. Fakat bir dindar olarak veya din bilimci olarak değerlendirilmesi doğru değil. (Bir sözlükte veya dil ile ilgili bir eserde) Bu metin Vikikaynak ta bulundurulup oraya bağlantı verilebilir. (Vikikaynağıda zenginleştirmek gerekir. Ayrıca her türlü dokümanın bulundurulabileceği bir yer) Buna benzer şekilde farklı veya aynı maddenin Hristiyan, Musevi, Budist, Ateist bir anlayışla izah edildiğini yorumlandığını düşünsene. Sözlük ne hale gelirdi. Propaganda, kavga, dil haricindeki tartışmaların yapıldığı amacı dışına çıkan bir yer olurdu. Bu nedenle tarafsız, bilimsel sözlükçülük anlayışıyla çalışmaya devam edelim. (Unutmayalım sözlüğü hazırlarken ne Türküz ne de Müslüman, ne Hristiyan, ne de Atatürkçü) Yoksa saygınlığını kaybeder. --Viki 09:19, 7 Ekim 2007 (UTC)
Doğru Kelime dini olduğu için dini kaynaklar kullanılarak açıklanabilir. Tabiki tartışmada o minval üzere olan yazılara yer vermek lazımdır. Ben dindar birisi değilim. Ama nuanslara çok dikkat ederim. Besmele üzerine bu kadar bir derin dilci açıklamayı ilk kez görünce hemen tartışmaya aldım. Okuduysan hakikaten çok açıklayıcı. Sevgili viki dini kelimeleri din bilimcilerinden başka kim o açıdan açıklayabilir ki? Kaldı ki elmalı ve bursevi ikiside dilcilikte aşılamamış kametlerdir. Yorumun kaynağını belirtilerek kelimelere verilen farklı inanaçların manalarını da koymak lazım gibi geliyor bana. Ama kaynak ve köken belirtilerek. Tabii kelimenin tartışma sayfasında kelimenin üzerine yapılan yorumları koymak kelimeyi daha anlaşılır kılacaktır. Ben sözlüğü hazırlarken kelimelerde ve izahlarda en nesnel kalmaya çalışan ve en azami dikkat eden kişiyim. Tabiiki inançlara göre sözlük olmaz, bu tartışalamaz bir gerçektir. Ama o kelimenin üzerine yazılan her inancın yorumu tarafsızca olmalıdır. Yani sözlükte maksimum bilgi her perspektiften olmalı ama maksimum tarafsızlıkla olmalıdır. Bir kelime üzerine yapılan tartışamaları vikikaynak ta tutmak yersiz olur. Burada yarım sayfada anlatılabiliyorsa herkes o bakış açılarını anlar. Dikkat edersen o izah benim izahım değil, Elmalının olduğunu açıkça belirtiyorum. Ben genelde bu tip toz kaldıran yani ilahiyatçılarında dilci olmadıklarından pek çoğunun anlayamadığı kelimleri özellikle veriyorum. Şu yorumu sor 1000 ilahiyatçıda biri zor bilir ve bilsede anlayamaz.-- 3210  (T) 20:11, 7 Ekim 2007 (UTC)
Aslında sorun vikisözlük yapısında bu tip bilgiler için yer olmayışı. Madde içine yazılmaz metin çok uzun. Tartışma sayfasının asıl amacıda madde hakkında kullanıcıların tartışma yapması, soru sorması. Bunun için şöyle bir çözüm olabilir. Deneysel olarak iki madde oluşturdum. Avşar/köken ve gakgoş/köken bu şekilde maddeye ilişkin ek bilgiler verilebilir. Yalnız burada yine bilgilerin sözlüğe uygun olması, maddeyi dil açısından değerlendirmesine dikkat etmemiz gerekir. Bu tür metinler daha çok köken, kelime yapısı ve çeviri konusunda olabilir. (Vikipedi ve Vikikaynak alanına fazla girmeden) --Viki 06:04, 8 Ekim 2007 (UTC)

şaman karye - köy farkı

Merhaba, şaman maddesindeki köken bilgisinde hata var. Sanırım ingilizce wikiden almışsın. Oradaki "Tungus šaman‎" Tungus dilinde šaman‎ dan geldiğini gösteriyor. (Rusça okunuşu shaman). Ayrıca okunuşa göre madde oluşturmuyoruz. Rusça kelimeler için Kiril alfabesi, Arapça için Arap alfabesi ile madde oluşturmak gerekiyor. (madde içine okunuş yazılabilir). Bu arada karye nin köy den farkı var mı? --Viki 19:18, 6 Ekim 2007 (UTC)

Evet ingilizce wictionary'den aldım, orda öyle geçiyor idi.
Online aramalarda webword kullanıyorum. Onda vikisözlük aramasıda var . Aramalarda türkçesi de olsun en azından yönlendirme olur diye düşünüyorum. Türkçe okunuşuda faydalı ve sistemli bilgi sağlar ,buda vikisölüğe avantajlar sağlar sanıyorum.
Karye ile köy ararsında epey fark var köy daha büyük ve kalabalık 20.000 kişiye kadar olan yerleşim yerleri için kullanılırdı. Karye ise daha ufak 300 - 2000 arası nüfusu olan yerler için kullanılırdı. Köylerde muhtariyet esastı başında da muhtariyeti olan muhtar (yani etimolojik anlamda özerk olan kişi)vardı.-- 3210  (T) 21:47, 6 Ekim 2007 (UTC)
"Tungus šaman" ın durumunu anlamadın sanırım. Bu ismin Rusça olmamasının yanısıra böyle bir kelime yok. İngilizce maddeye dikkat edersen Tungus ve šaman ayrı ayrı bağlantılara sahip. Orada anlatılmak istenen İngilizce ye Rusça shaman kelimesinden geldiği, Rusça yada Tungus dilindeki šaman kelimesinden geldiği. Genel olarak farklı alfabelerdeki kelimelerin okunuşu için madde oluşturulması doğru değil. Böyle bir uygulama olmadığı gibi diğer sözlüklerde de yok. Söylenişin yazılışı standart değildir. İngilizce kelimelerin bile belki sözlük sayısı kadar farklı söyleniş çeşidi var. Sadece latince halini standart hale getirmiş ülke ve toplumların dilleri için madde oluşturulabilir. Kürtçe hem Arapça hem de Latin, Sırpça hem Kiril hem de Latin harfleri ile yazılabilir. Arapça ise Türkiye'de yıllardır eserlerde Latin harfleri ile yazıldığı için ortak mutabakata varılmış halleri için madde oluşturulabilir. Daha önce hiç çevrilmemiş Arapça, Rusça vb. dilden bir kelimeyi standart olmayan şekilde veya ben söylenişi böyle yorumladım diyerek madde oluşturmak doğru olmaz. Wiki ve sözlükçülüğün genel prensip ve disiplinlerine bağlı kalmak gerekir. Amacımız sözlükçülüğü değiştirmek değil ve maddeleri anlam bakımından değil dilbilgisi bakımından inceliyoruz. Anlamların detayını Vikipedi ye bırakıyoruz. Çok bilgi vereyim diye vikisözlüğü düzensiz kuralsız bir bilgi deposu haline getirmeyelim. Bir sözlükte bulunmaması gereken herşey vikisözlük için zararlıdır. --Viki 09:08, 7 Ekim 2007 (UTC)
"Tungus šaman" ın ayrı iç linkleri olduğu dikkatimi çekmedi. Tekrar bakacağım. İngilizceye şaman kelimesinin rusçadan girdiğini anlamıştım. Onda bir yanlışlık yok. Sadece iç linklerin farklı verildiğini fark etmedim. Genel olarak farklı alfabelerdeki kelimelerin okunuşu için madde oluşturulması doğru değil. tarışmasını Kullanıcı:3210/farklı alfabelerde kelimelerin okunuşları için madde oluşturulmalı mı? tartışma sayfasına müsadenizle konuyu nakletmek istiyorum. İyi çalışmalar.-- 3210  (T) 05:29, 10 Ekim 2007 (UTC)

yönlendirmeler

Merhaba, Yönlendirmelere çok sık başvurulmasa iyi olacak. Büyük harfle başlayanların Türkçe veya başka bir dilde farklı madde olarak oluşturulması gerekebilir. Yönlendirme durumunda yeni kullanıcılar yanlışlıkla yönlendirilen sayfada değişiklik yapabiliyor. Ayrıca yazılışında farklılık olan kelimelerin ayrı madde oluşturması gerekiyor. Farklı yazılışın farklı kökeni, kullanım yeri vb. özellikleri olabilir. Mesela dutar ile tutar tamamen aynı madde değil. dutar tutarın yanlış kullanımı veya halk ağzı karşılığıdır. Bu özelliklerin dutar maddesinde ayrıca belirtilmesi gerekiyor. Dutar aynı zamanda bir müzik aletidir. Bununda dutar maddesinde yer alması gerekir. Benzer şekilde efgan-figan, habib-Habib (büyük harfle özel isim) ayrı olması gerekiyor. iyi bayramlar. --Viki 10:36, 13 Ekim 2007 (UTC)

Büyük harfle başlayan kelimelerin olması lazım, en azından yönlendirme olarak. Bu aramalarda işe yarıyor. Dutarın müzik aleti olduğunu bilmiyordum. Sayenizde ben de öğrendim teşekkür ederim.Habib habib farkını biliyorum. Bildiğimde sorun olmaz.Selamlar.-- 3210  (T) 04:24, 31 Ekim 2007 (UTC)

Commons bağlantısı

Bizim vikisözlükte neden Commons bağlantısı yok. Bunun şablonunu oluşturabilir misiniz? Kolay Gelsin.-- 3210  (T) 07:30, 21 Ekim 2007 (UTC)

{{Kaynak-Commons|maddeadı}} şablonunu kullanabilirsin. "at" maddesinde kullanıldı. Kolay gelsin. --Viki 07:56, 21 Ekim 2007 (UTC)

tartışma sayfası

Merhaba, tartışma sayfasının başındaki bağlantıları kullanıcı sayfası veya bir alt sayfasına alabilir misin.(bunu yapmışsın) (tartışma sayfası sadece kullanıcılar arasındaki mesajlaşma için kullanılıyor) Tartışma sayfan çok uzadı bazen giriş yapmak uzun sürüyor. Eski tartışmalarıda arşive aktarıp sayfayı kısaltabilirsen iyi olur. Kolay gelsin. --Viki 08:18, 21 Ekim 2007 (UTC)

Mesnevi grubu

Merhaba, Mesnevi grubundaki kullanıcılar henüz madde oluşturmayı öğrenmeden çalışmaya başlamışlar. (çok sayıda içerik, dil ve dil bilgisi hatası yapıyorlar) Lütfen Sürmene grubundaki gibi olmasın. Düzensiz maddeler hala duruyor. Kendileri ile görüşüp bilgi verirsen sevinirim. Madde yapısı ile ilgili sorularına bende yardımcı olurum. Anladığım kadarıyla Mesnevi dokümanlarını madde oluşturmayı kolaylaştırmak için oluşturdun. Çalışma bittikten sonra bu sayfaları Vikikaynak a aktarmak gerekecektir. (Biliyorsun bu tür dokümanlar sadece orada bulundurulabiliyor) --Viki 17:44, 24 Ekim 2007 (UTC)

Merhabalar,
öğretmenler görev başladığı için yazın yaşanan şeyler şimdi yaşanmayacak. 1600 yılı türkçesinin emsalsiz bir örneğini vikisözlüğe kazandırmaya çalışıyoruz. selamlar-- 3210  (T) 08:19, 25 Ekim 2007 (UTC)

Kitabeler Müzesi Projesi

Merhaba, Kitabeler Müzesi Projesi hakkında bilgi verebilir misin? Taranmış resimler neden yüklendi. Sözlük ile bağlantısı var mı? --Viki 08:12, 25 Ekim 2007 (UTC)

Merhabalar,
Kitabeler projesinde tarihi kitabelerin içerisinde geçen terimlerin izahında kullanacağız. Arkadaşlar çalışıyorlar. Onları proje kapsamında ayrıntılı aktaracaklar. Kitabelerle alakalı terimleri toparlayıp katagorize edip wikileştireceğiz.-- 3210  (T) 08:19, 25 Ekim 2007 (UTC)

Yardım:VikiSözlük ne değildir

Merhaba, Kullanıcı sayısı artmakta olduğu için bazı düzenlemeler yapmak gerekiyor. Temel olarak Vikisözlük'ün ne olduğunu anlatmak için ne olmadığını belirlemek sanırım daha uygun olacaktır. (Sözlüğün ne olduğu biliniyor) Bunun için mevcut "Yardım:VikiSözlük ne değildir" sayfasını güncelledim. Maddeler İngilizce, Almanca ve Türkçe Vikisözlük ve Vikipedi de oluşturulmuş temel kuralları içeriyor. Bir kısmını Vikisözlük'e uyarladım. Eksikler ve hatalar için inceleme yapabilir misin? (ilk aşamada yaygın Wiki projelerinde kabul görmüş kuralları belirleyelim. Daha sonra Vikisözlük'e özel kuralları oluştururuz.) --Viki 08:35, 27 Ekim 2007 (UTC)

eklediğin bilgiler düzensiz

Merhaba, Uzun zamandır madde oluşturuyorsun ama hala standart yapıda madde oluşturmuyorsun. an maddesinde;

  1. Dil başlıkları hatalı, şablon kullanılmamış
  2. Aslında ân maddesinde var olan bilgiler buraya tekrar yazılmış. (doğrusu an mı ân mı? zaten Arapça ve Farsça sözcükler okunuşu ile madde oluşturmaz. hiçbir wiki de bu kullanım yok. bu bilgileri Arapça ve Farsça yazılışı ile ilgili maddelere aktarabilir yada Osmanlıca da aynı kullanım varsa Osmanlıca olarak gösterebilirsin. Daha sonra silinecektir.)
  3. Bir çok Türkçe sözcüğe olmaması gereken inceltme işareti ekliyorsun. (işâret, câzip)
  4. Türkçe yaygın kullanılan sözcükler yerine (birçok insanın anlamıyacağı) eskilerini kullanıyorsun. (çoğul yerine cem)

Bazı maddelerdeki küçük değişiklikler fazla önemli değil. Onları düzeltiyorum ama bu kadar karmaşık bir bilgiyi düzenlemek oldukça zaman alıyor. Bazı yerlerde fazlaca eski sözcük kullanımı ve dil bilgisi hatalarından ne anlatılmak istendiği dahi anlaşılmıyor. Vakit ayıramıyorsan lütfen az ama düzenli bilgi ekle. Yeni bir maddeye "düzenle" şablonu ekleyip geçilebilir ama eski bir maddeye ekleme yapınca düzenlenmesi gerekiyor. --Viki 14:46, 27 Ekim 2007 (UTC)

Mesnevi grubu

Merhaba, Mesnevi grubunun çalışmaları kötü gidiyor. Madde girişi yapanlarda bir gelişme yok. İlk maddeyi girerken yaptıkları hataları diğer tüm maddelerde devam ettiriyorlar. Madde sayısının artması çok önemli değil, nitelikli maddelerin sayısı önemli. Madde girişlerini yavaş ve yapıyı öğrenerek yapsınlar. Yine bu gruptanda uyarı ve mesajlara cevap alamıyorum. Kullanıcılarla iletişimde olmamız gerekiyor. Kurallara uyulmazsa toplu olarak engelleme yapmam gerekecek. Yapılanlar başka sitelerdeki sözlük maddelerini copy-paste etmekten ibaret görülüyor. Vikisözlük e faydalı olmaları için en azından kopyaladıklarını düzenlemeleri gerekir. Yığın halinde bekleyen düzensiz maddelerin kimseye faydası olmaz. Acil müdahaleni bekliyorum. slm. --Viki 20:45, 27 Ekim 2007 (UTC)

"Mesnevi grubunun çalışmaları kötü gidiyor. Madde girişi yapanlarda bir gelişme yok. İlk maddeyi girerken yaptıkları hataları diğer tüm maddelerde devam ettiriyorlar. " diyorsunuz . Sanırım bir yanlış anlama var . Grup oldukça yeni ben kendilerinde ciddi gelişme görüyürum. eskiden sayfa açmayı veya kullanıcı kimliği ile girmeyi bile bilmiyorlardı. Şimdi iyi mesafe kattetiler. Yakında mesajlaşmayıda öğrenirler.
"yapıyı öğrenerek yapsınlar" teklifinize gelince tabii ki öğrenme zaman alacak . Ama bu arada da yapıyı yaparak kavrıyorlar.
" bu gruptanda uyarı ve mesajlara cevap alamıyorum. Kullanıcılarla iletişimde olmamız gerekiyor." diyorsun doğru henüz mesajlaşmayı bilmiyorlar. Bunları yeni öğrenecekler. Sanırım bir kaç haftaya sorun kalmaz.
"toplu olarak engelleme" konusuna gelince bu tamamen yanlış olur. Belki ikazla ve eğitimle devam etmek yerinde olur. Zaten yapı kendini yenileyen ve kontrol eden bir yapı yanlış olduğunda herkes müdahale ediyor. Yani sıtabil bir sözlükten çok dinamik bir sözlük yapısı var. Endişeye mahal yok.
"Yığın halinde bekleyen düzensiz maddelerin kimseye faydası olmaz." tezine gelince bence eksik olsun hatalı olsun. Ama olmamasından daha iyidir. Çünkü hatayı gören başka kullanıcılar o hataları düzelteceklerdir. Mesele biraz dazamanın çıldırtıcılığına karşı sabretmekte ve az hoşgörülü olmakta.
Bayram sonrası fırsat bulursam zaten grubu toplamayı düşünüyorum. Malum ben günde beş on dakika girerim diyordum, ama işin içinde kendimi buldum. Vaktim -maalesef- hiç yok ama vikisözlüğü önemsediğimden bu işe özel zaman ayırıyorum. Dikkat ederseniz genelde gece 2-7 arası extra mesaii yaparak madde tashihi ve madde katkısı yapıyorum. Bazen mesneviden bazen alevi kaynaklarından, bazen Atatürk'den bazen Divan edebiyatından kelimeler katmaya çalışıyorum.

Neyse yazacak çok şey var ama kısa keselim. Milleti bekletmeyelim.

Kolay gelsin. Selamlar. -- 3210  (T) 09:21, 30 Ekim 2007 (UTC)
Merhaba, Aslında şu anda acil olan sorun bazı kullanıcıların maddelerinin düzenlenmesi gerektiği halde "Çalışma var" şablonunu kaldırması. Bu şablon kaldırılırsa düzenleme yapmak isteyenlerin bu maddelere sonradan ulaşmalar çok zor olacaktır. Madde düzenlemeyi tam olarak öğrenene kadar tüm maddelerde bu şablonun bulunması gerektiği hatırlatırsak iyi olur. Bazen yaptığım uyarılar yanlış anlaşılıyor olabilir. Benim için hangi dil ve konuda madde girildiğinin önemi yok. Önemli olan bir sözlükte olması gereken maddelerin ve buna uygun içeriğin oluşturulması. Kimi sadece Japonca kelime girer, kimi Türkçe yada sadece argo veya mesleki terimler girer. Bizim için hepside önemlidir. Mesnevi grubu özellikle Osmanlıca sözcükler giriyor ki bunlar gerçekten eklenmesi gereken maddeler. Burada Osmanlıca ayrımına özellikle dikkat etmek gerekiyor. Duygusal olarak Osmanlıca yı ayırmak belki zor geliyor ama bilimsel olarak bu ayrımı yapmamız gerekir. Evet Osmanlıca tam olarak resmi bir dil değil, bir dönem dili ama sözcükleri gruplandırmak için gerekli bir ayrım. Vikisözlüğün diğer online sözlüklerden bir farkı da geniş kategori yapısı olacaktır. Araştırmacıların sadece Osmanlı döneminde kullanılan sözcüklere erişim ihtiyacını karşılayabilmelidir. Osmanlıca ile günümüz Türkçesi belli noktalarda iç içe geçmiştir. Bazı sözcükleri ayırmak kolay değil ama özellikle Mesnevi ye bakıldığında bunu yapmak gerektiği ortaya çıkıyor. Bilmediğim halde Azerice bir metni Mesnevi den daha iyi anlayabiliyorum. Kolay gelsin. --Viki 10:21, 30 Ekim 2007 (UTC)

Çalışma şablonu

Merhaba, kullanıcı "SİHL Gökhan" çalışma var şablonunu silerek giriş yapmakta. Kendisini uyarmışsın ama yine devam etmekte. Kendisini engeller misin?--Saltinbas 20:48, 30 Ekim 2007 (UTC)

Saltinbas'ın önerisi bence uygun kaçmaz. Çünkü kurallara göre;1-önce yapılan yanlış olmalı:burda yanlış varmı ortaya konmalı ,eğer çalışması bitmişse kaldırabilir. 2-ikaz edilmesine rağmen hala ısrarlı revert varsa ve 3. revert (geri alma) gerçekleşmi,şse engellenmeli. 3- Yeni kullanıcıların cesaretini kırmak yerine teşci edilmeli. Tabii bizim vikisözlükte kurallar henüz netleşmedi. Camia haline gelemedi. Ama camia haline zamanla gelecek.-- 3210  (T) 05:40, 31 Ekim 2007 (UTC)
Merhaba, Burada "Çalışma var" şablonunu anlamıyla değerlendirmek doğru olmaz. Amaç eksik maddenin kategorilendirilmesidir. Kendisine yazdığım mesajda "Çalışma var" veya "düzenle" şablonunu kullanmasını istedim. Aslında doğrusu "düzenle" şablonu fakat yeni bir kullanıcı için "Çalışma var" ı silip "düzenle" ekleme zor olabileceğinden herhangi birini kabul ediyoruz. Ama tamamen kaldırılması doğru değil. Çok sayıda madde oluşturuyor ve hemen hemen hepsinin düzenlenmesi gerekiyor. Sürekli arkasından izleyip "düzenle" şablonu ekleyemeyiz. Bu çok basit bir kural ve buna uymamasını (bu kadar madde girdikten sonra) artık acemilik değil kasıt olarak görmek gerekir. Vikisözlük camia olmuştur. Küçükte olsa bir camia dır. Kurallar her zaman değişebilir dinamiktir. Fakat değişene kadar mevcut kurallara uymak esastır. Yeni kullanıcıların hevesleri kırılmamalıdır ama yanlışları görmezden gelinerekde yanlış yolda gitmelerine izin verilmemeli. "SİHL Gökhan" ın yanlışı çok açık. Camia olarak kaos ve anarşiyi kabul eden kurallar belirlemediğimiz sürece (ki bu mümkün değil) rastgelen kopyalanmış, bir anlam satırı diğerine uymayan maddeler hiç bir zaman normal olarak karşılanmayacaktır. Evet hemen engellemeyelim ama hatasını düzeltmesini isteyelim. Mesajı almasına rağmen devam ederse engellemek zorundayız. --Viki 07:24, 31 Ekim 2007 (UTC)

Lütfen Özel sayfaları alfabetik yapaz mısınız? Çünkü sayfaların yerini bulmakta kullanıcılar zorlanıyorlar. Kolay gelsin -- 3210  (T) 03:40, 3 Kasım 2007 (UTC)

Özel sayfalar aslında otomatik sıralanıyor. Fakat vikisözlük te Türkçe sıralama özelliği olmadığı için "ç,ğ,ö,ş,ü" harfleriyle başlayanlar son sırada yer alıyor. --Viki 07:57, 3 Kasım 2007 (UTC):
teşekkürler-- 3210  (T) 15:36, 3 Kasım 2007 (UTC)

Mustafa Hocam, kelime girişlerinde kelimenin anlamlarını verirken kelimeyi ] içerisine alarak iç link verelim. iç link verilmezse kelime total sözlük sayıları içerisinde gözükmüyor.Selamlar-- 3210  (T) 07:42, 28 Ekim 2007 (UTC)

Selamlar 3210 bu söylemiş olduğunuz "kelime girişlerinde kelimenin anlamlarını verirken kelimeyi ] içerisine alarak iç link" eklemeyi bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk teşekkür ederiz.--MUSTAFA AYDIN 08:07, 6 Kasım 2007 (UTC)

Asım Hocam kelime girişlerinde kelimenin anlamlarını verirken kelimeyi ] içerisine alarak iç link verelim.-- 3210  (T) 07:41, 28 Ekim 2007 (UTC)

Teşekkür ederim --Asım Hoca 08:10, 6 Kasım 2007 (UTC)

Ali Musa Hocam kelime girişlerinde kelimenin anlamlarını verirken kelimeyi ] içerisine alarak iç link verelim.-- 3210  (T) 07:46, 28 Ekim 2007 (UTC)

Teşekkür ederiz.Uyarılarınıza bundan sonra dikkat edeceğiz.--SİHL ALİ MUSA 10:57, 6 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, kambaşı maddesinde "bakınız" şablonunu yanlış kullanmışsın. Bu şablon sadece küçük/büyük harf, inceltme işareti farkı ile aynı yazılan maddelere ulaşmak için kullanılır. Aramayı küçük/büyük harf farkı ile yanlış yapanlara yardımcı olması için. --Viki 19:29, 8 Kasım 2007 (UTC)

şablonun adı bakınız tarzında olunca haliyle hepsi bir araya koyuldu.Teşekkürler-- 3210  (T) 19:39, 8 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, Farsi ve Parsi ye Türkçe veya Osmanlıca kaynaklarda rastlayamadım. (İngilizce ve Fransızca'da var) Türkçe de kullanımı ile ilgili bir kaynak var mı? --Viki 22:20, 10 Kasım 2007 (UTC)

Viki Bey, Merhabalar. ismi alinizi bilmiyorum isminizi bilmek ve size öyle hitap etmek isterim. Hayret, dehşet bir şekilde değişiklikleri izliyorsunuz. Tebrik ederim. Benim de bu konuda çok şey demem lazım, ama vakit azlığından kısa keseceğim. Evet bu konuda kaynak var. Mesnevi okumalarında zaten farisi ve farsi iki şekilde de okunur.Bunda problem yok. Parsi okunuşa gelince LisanTürki ve HitabOsmani(Türk Lisanı ve Osmanlı Hitabı) derslerinde 1600 yıllarda kullanılıyor. Hatta bir metinde şöyle bir ibare geçiyor.


"Ve bu cer ve amelin lisânArabîye ihtisâsı bu itibârlatifi zebânıPârsi’de riâyetine münâfi değildir."


.

Aslında zat-ı aliniz "kaynak ve kişi adı belirtilerek sınırlı telif hakkının devredilmesine karşınız", ama belirtmeden geçemeyeceğim; lütfen egoizm olarak algılamayın -sadece emeğe saygı olarak bir beklentim var- sizin yok bulamadım dediğiniz bu kullanımı da ilk kez bendeniz edebiyat alemine sunmaktayım.

Ha bu arada sorayım: mesnevi gurubunun çlışmaları sürmene grubuna göre daha verimli değil mi? Sanırım iyi bir ilerlemeleri var. Halk eğitimde ingilizce türkçe öğretmenlerine vikisözlük kursu verdiriyorum. Kısa zamanda yapıyı daha da iyi kavrayacaklar. Kolay gelsin. -- 3210  (T) 04:11, 11 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, Bu durumda Farsi ve Parsi Osmanlıca oluyor. Osmanlıca'yı hâlâ kabullenememiş görünüyorsun. Bu ayrıma dikkat etsek iyi olur. Evet Osmanlıca konusunda çeşitli fikir ayrılıkları var ama bunu kabul etmiş olanda önemli bir bilim adamı kitlesi ve çalışma var. Buna saygı göstermek gerekir. Bu ayrımı yapmanın hiçbir art niyeti olmadığını anlamalısın. Ben şahsen Osmanlı'ya daha fazla önem verilmesi, bu konuda eğitimlerin olması tarihi, kültürel ve turistik açıdan Osmanlı'nın daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Fakat gerçekleride görmezden gelemeyiz. Artık ciddi bir Türkçe-Osmanlıca ayrımı var. Maddelere ait anlam ve açıklamların sade bir Türkçe ile yapılmalı ve Eş anlam/Sözcük birliktelikleri vb. bölümlerde maddenin dilindeki karşılıklar yer almalıdır. Türkçe maddenin Eş anlamlılar bölümünde Osmanlıca,Arapça,İngilizce karşılığı olmamalı.

Bence gerçek isimlerin önemi yok "Viki" yeterli.

Benim anlayışıma göre burada yapılan çalışma bir hayır işidir. Türk kültürüne, eğitimine ve tanıtımına yönelik yapılan bir çalışma. Yaptığım katkıları bu çerçevede düşünüyor ve kendimi ön plana çıkarmak istemiyorum. Herkestende buna benzer bir anlayış bekliyorum. Zaten bu projelerinde temeli bu. Ben saatlerce, günlerce çalışarak yaptığım katkıları herkesin kullanıma açık olarak sadece Viki imzası ile bırakıyorum başkalarında da bunu beklemek hakkım sanırım.

Ama hayatlarını bu bilgileri toplayıp, eserler verenlerin hakkınada saygı göstermek gerekir bu nedenle maddelerde kaynak veriyoruz. Kaynak belirtilmesine karşı değilim sadece bunun genel kaynak belirtme esaslarına uygun olmasını istiyorum. Kaynak olarak "kaynaklar" bölümünde bir web adresi, kişi adı veya kitap adı verilmelidir. Madde içinde uzun uzun telif ile ilgili detaylar vermeyi doğru bulmuyorum.

Mesnevi grubunda bazı ilerlemeler olsada henüz çok eksik var.

Açıkçası henüz hiç düzeltmeye gerek olmayan madde ile karşılaşmadım.

Şu anda 9000 civarında düzeltilmesi gereken madde var.

Bundan sonraki projemiz bu maddelerin düzeltilmesi olmalı.

Özellikle Osmanlıca kelimeler internetteki Osmanlıca sözlüklerden olduğu gibi kopyalanıp yapıştırılıyor.

Bunlar hem yapısal olarak düzenlenmeli hem de anlamları genişletilmeli.

Bazı maddeleri anlayabilmek bile çok zor oluyor. Kolay gelsin. --Viki 08:09, 11 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, ata maddesindeki atiyye, matiyye, ita, ita amiri nin "ata" ile bağlantısını izah edebilirmisin.

Ayrıca lütfen İngilzce sözlükten (ingilizce terimlerle) olduğu gibi kopyalama yapma. Bunların vikisözlüğe uyarlanması gerekiyor. Kolay gelsin --Viki 08:48, 13 Kasım 2007 (UTC)

atiyye, matiyye, ita, ita amiri nin "ata" ile bağlantısı her dört kelimenin ata kelimesinden türemesidir. Bunları zamanla madde içersinde izah edeceğim. Çünkü bu kelimelerin hepsi maddedeki kelimeyle akraba yani ondan türemiş ve kökeni ata olan kelimelerdir ve hepsi Türk edebiyatına girmiştir.
İngilzce sözlükten (ingilizce terimlerle) olduğu gibi zaten kopyalama yapmyorum . Vaktim elverdiği müddetçe düzenlemeye çalışıyorum. Dikkatli bakarsan bayağı bizim tarza uyarladığımı ve emek verdiğimi göreceksiniz. selamlar.-- 3210  (T) 21:21, 13 Kasım 2007 (UTC)

VİKİ SÖZLÜĞÜN BAŞKA BİR PROGRAMA AKTARILMASI

Vikisözlük sayfalarını harici bir programa veya vord sayfasına pratik olarak nasıl aktarabiliriz. Bu konuda partik bir çözüm varmıdır. selamlar..--mustafahoca 17:11, 15 Kasım 2007 (UTC)19:19, 14 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, Toplu aktarımı Özel:Export ile XML formatında yapabilirsin. --Viki 06:51, 15 Kasım 2007 (UTC) --mustafahoca 17:11, 15 Kasım 2007 (UTC)

Bayrak

Sayın Kaymamım , bayrakta sizin dedelerin kanı üzerinde Kosova savaşına oluşmuş. Kolay gelsin.--212.175.112.158 08:02, 16 Kasım 2007 (UTC)

Mesnevi grubu

Merhabalar viki uzun zamandır uğramıyordum ama şu dikkatimi çekti Mesnevi gerçekten bu projeye uygun mu? ve de 3210 ve grubu tüm hızıyla vikisözlüğü düzelmemek üzere bozmaya devam ettiği de farkediliyor--Nosferatu 19:36, 17 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, Aslında sorun Mesnevi değil. Mesneviyi içindeki sözcüklere madde oluşturmak için kullanıyorlar. Proje tamamlanınca dokümanlar vikikaynak a taşınabilir veya silinir. Daha çok maddelerin standart formatta oluşturulmaması sorun oluyor. Yapıyı öğrenmek için kurs düzenliyorlarmış. Bir süre daha bunun sonucunu beklemeyi düşünüyorum. Sonra işleri biraz daha sıkı tutmak gerekecek. Osmanlıca ile sadece onlar uğraştığı için şimdilik fazla sorun değil. --Viki 19:58, 17 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba, Mesnevi grubunun çalışmalarından hiç memnun değilim. Önceki çalışmadan hiç farkı olmadı. Herkes nasıl başladıysa öyle gidiyor. Aslında bu yapıyı öğrenmek hiçde zor değil. Yardım dokümanı var, örnekler var, yardımcı şablonlar hazırladık, vikibar hazırlandı, yardımcı olabileceğimizide belirttik. Buna rağmen neden ilerleme kaydedilemiyor anlamıyorum. Ortada katılımcıların ciddi ilgisizliği olduğu açık. (Bilmiyorsa sormalı) Ufak tefek ilerlemeler "engelleme yapıldıktan" sonra sağlandı. Hiçbir Wiki projesi bu kadar düzensiz gitmiyor. Hemen hemen hepsi madde sayısından çok içerik kalitesine önem veriyor. Artık işi sıkı tutmanın zamanı geldi. Bundan sonra özellikle eski maddelerle uğraşan ve zarar verenlere sabır göstermeyi düşünmüyorum. Uyarılar sonuç vermesse süresiz engellenecekler. Temel madde formatınıda her kullanıcıdan mutlaka beklemek gerekiyor. (dil + söztürü + anlam) Temel yapıyı kavramak için ilkokul mezunu orta zekada bir insana 1 gün yeterli. İlgilenirse 1 haftada diğer başlıkların kullanımınıda öğrenebilir. Ben uyarılara devam edeceğim. Tepki almassam engellerim. Tek başına düzensizlikleri takip etmek zor oluyor. Saltinbas,Vorhon,BobCats,Guljan gibi katkılarını incelemeye gerek olmayan kullanıcılar görmek istiyorum. Senin de bu işi düzene sokmak için yardımını bekliyorum. (2-3 bin maddeden alıp 173 bin maddeye getirdiğim sözlüğün karmaşaya sürüklenmesine izin veremem) Kolay gelsin. --Viki 20:42, 17 Kasım 2007 (UTC)

Viki,

Bakın ben buraya katkı sağlamaya çalışıyorum.. Ben sadece evde akşamları 5 -6 saat exstra mesai yaparak güzel türkçemi geliştirerek anlaşılır kılarak evlatlarıma hediye etmek istiyorum. Pozitif katkı sağlamaya ve sağlatmaya çalışıyorum. Çocukların okullarda öğrenmelerine çalışıyorum. Bu bir gönüllü köleliktir. Bu bir adanmışlıktır.

Burayı sizin alanınız veya kendi alanım olarak görmüyorum.

Ben sizden çok daha eski bir kullanıcı ve katkı sağlayıcıyım. Karmaşa demeniz yanlış, eksik ve hata olablir, bunlar zamanla izale olur.

Köklü yıkıcı hatalar yapan ilk kullanıcıları olmasada biraz daha eski kullanıcıları engellemen olabilir.

Zaten düzenledikleri kadim türkçe (senin tabirinle Osmanlıca kelimeler) onlarda zamanla daha nitelikli madde olur.

"Ufak tefek ilerlemeler "engelleme yapıldıktan" sonra sağlandı", demene gelince bu yanlış aslında o sırada halk eğitimde mesnevi grubunun eğitimi vardı.

Keşke vaktim olsa eğitim proğramlarına katılsam. Eğitimi ders harici verdiriyorum , dersler aksamasın diye. 10 bilgisayarla ancak bu kadar olur. Ama gelişecekler. Ben umutsuz değilim.

Vorhon u Guljan a gelince yakın izlememde. Onları daha sonra değerlendiririm.

"izin veremem" ,"mesnevi grubunun çalışmalarından hiç memnun değilim","Artık işi sıkı tutmanın zamanı geldi" "zarar verenlere sabır göstermeyi düşünmüyorum", "süresiz engellenecekler" , tarzı üslup hoş değil.

Yönetici olarak daha diplomatik, daha kibar cümleler kullanmanız daha uygun olmaz mı?

Bence insanları yönetici olarak daha çok teşvik etmeli , anlamıyorsa anlatmaya çalışmalı, eğer bilmeden ciddi zarar veriyorsa uyarmalı, anlayamıyorsa anlatmalı , yok çok zarar verme temayülü varsa uyararak bir kaç gün engellemeli, eğer daha büyük zarar veriyorsa bir hafta engellenmeli, eğer sistemli vandallık yapıyorsa küfür yazıyorsa kullanıcı tamamen engellenmeli.

Ee..Yöneticilik zor iş.

Sizden kullanıcılara karşı kırıcı veya emreder tarzda hitap etmemenizi rica ediyorum. -- 3210  (T) 00:18, 18 Kasım 2007 (UTC)

Sorun doğrudan senin çalışmalarınla ilgili değil. Bu işi organize etmeye çalıştığın bu kullanıcılarla yakınlığın olduğu için mesajı sana yazdım. Ayrıca kendilerinide uyarıyorum. Evet burası senin benim alanım değil ama herkesin isteği gibi davranabileceği yerde değil. Bu kadar müsamahıyı hiçbir Wiki göstermez. (Vikipedi den bilirsin) Evet eksik ve hata olabilir ama 9000 madde olmaz. Üstelik hemen hemen hepsi bu grup sayesinde oldu. Anlam da eksik olabilir. Küçük yazım hataları olabilir. Bazen unutkanlıkla şablonlarda hatalı yazılabilir. Ama girilen her maddede istikrarlı bir şekilde aynı hataların olması kabul edilemez. Eğer maddeler üzerinde gerçekten çalışılarak çaba ile oluşturulsa içindeki hataları yazarın tarzındandır diyerek geçer ve düzeltilmesini bekleriz. Oysa olduğu gibi başka sözlükten aktarıyorlar. Bu sözlükler özel amaçlı olduğu için bizim için doğrudan kullanıma uygun değil.(kısaltmalar var, açıklamayı Osmanlıca yapıyor ve anlaşılmıyor) Bu sözlüklerin birçoğunun verileri bende var. Eğer giriş yapılsın sonra düzeltilir anlayışında olsak bunları VikiBot ile otomatik olarak oluşturabilirdim. (Bu grupta boşuna yorulmazdı) Ama bunlar düzenlenmeden vikisözlüğe aktarılabilir durumda değil. Bir Türkçe sözlükte İngilizce kelimeyi İngilizce olarak izah edilemiyorsa Osmanlıca sözcükte Osmanlıca olarak izah edilemez. Aslında bu da bir iki küçük düzenleme ile kabul edilebilir hale gelebilir. Ama artık özellikle eski kullanıcıların (bir çoğu öyle oldu) madde yapısında tekrar eden hata yapmaması gerekir. Birçoğunu güzellikle uyardım. (Hatta defalarca) Kusura bakma ama bu kadar uyarıdan sonra (cevap yoksa bu saygısızlıktır) bu terimleri kullanmak en doğal hakkımdır. Bunlardan hangisi kibar değil "izin veremem" (yanlış yapılmasını engellemek mi), bu kadar çok hatalı madde olmasını "memnun olmamak"tan daha kibar ne ile ifade edebilirim, "süresiz engelleme" vikisözlüğün standart özelliklerindendir, uyarırsın, kısa süreli engelleme yaparsın, ısrarla devam ediyorsa engellersin bu çok doğal. Öğrenmeleri yavaş olabilir ama madde girişi neden hızlı. Bu kadar çok maddeyi bir an önce oluşturmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Öğrendikçe yavaş yavaş oluştursunlar. Hatalı olduğunu bile bile toplu madde oluşturmak hiç doğru değil. Benim anlayışıma göre en büyük küfür kendisine hitap edene cevap vermemektir. Tartışılarak bu hatalar giderilebilir. Ama karşımda insan mı var, otomatik olarak mı giriliyor anlaşılmıyor. Uzun zamandır wikilerde olduğunu söylüyorsun. Bu durumda diğer wikilerde bu işin nasıl yürüdüğünüde bilirsin. Hatalar mesajlaşarak düzeltilir. Ama tek yönlü mesaj ile değil. Üstelik neden yanlışı savunduğunu anlamıyorum. Hatalı madde girişi varsa bunun çözümü hatanın düzeltilmesidir. Hatanın kabul edilmesi değil. --Viki 12:32, 18 Kasım 2007 (UTC)

Adamlar mesajlaşmayı maalesef bilmiyorlar. Bilmediğini bilmemek ise hepten acı. İsterim ki hepsi bilsin. Kullanıcılar kullanıcı sayfasının ne olduğunu bilmiyor. Dolayısıyla mesajlarınada bakmıyor, daha doğrusu mesaj sayfasına bakması gerektiğini kavrayamıyor.Burda yanlış anladığın bir şey var : benimle kullanıcılar arasında emir komuta var sanıyorsun, oysa teşvik var ,çalışana öğrenciye halka teşvik var, kampanya var. Vikipedi de aslında köyünü kentini ilçe düzeyinde tanıt kampanyasının fikir babası benim ,benden sonra Vikipedi kullanıcı sayısını artırmak için bu kampanyaya başladı. Şimdi biz hazır katılımcı kullanıcılara ulaşmışız , mesajlaşmayı anlamıyorlar diye "Benim anlayışıma göre en büyük küfür kendisine hitap edene cevap vermemektir. " diyerek küfür olarak algılıyorsun. Sen yönetici olarak beysin , Osmana Gaziye Edebalının tavsiyesi gibi Oğul, hoşgörüsüzlük kullanıcılara hoşgörü sana, iyilikler kullanıcılara, katılımın azlığı ve hatalar sana ;kırılmak bize kaynaştırmak sana. Oğul sen beysin, bey. diyordu. Bizde yönetici olarak böyle demeliyiz.-- 3210  (T) 16:41, 18 Kasım 2007 (UTC)

Çeviriler

Bravo bende tebrik ederim. "Üst" şablonu ve scriptlerde yaptığımız değişiklik süper olmuş. BS dan anlayan elemanlar ın edebiyatçılarla birleşmesi viksözlüğe aynı bir mahiyet kazandıracak. Bu proje türkçe üzerine yapılan en iyi çalışmadır. Gerçi şu anda bazı aksamalar var ama geriye giderek geçmişten hataları düzeltme şansı var. Önemli olan çok kullanıcının olaya katılması. Aktif kullanıcı maalesef çok az. Bazı hocalar vikisözlük kapanyası sırasında bir çok madde girdiler , ama yaz tatili geçince şifrelerini bile unuttular. Çevrilerin gizlenebilmesi güzel oldu. Yalnız hekim her zaman doktor demek değil ki ,bizde filozof anlamıda var. Doktor her zaman tabib demek değilki. Dolayısıyla proğramla eş anlamlıları total düzenlemek telafisi imkansız sakıncalar doğurabilir. yalnız değiştir olması iyi olmuş. Kolay gelsin. "http://tr.wiktionary.orghttps://dictious.com/tr/Kullan%C4%B1c%C4%B1_mesaj:Viki"'dan alındı

Merhaba, Ortak çevirinin adını "insan vücudundaki yara ve çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisini yapan kişi" olarak değiştirdim. Şu anda mevcut olan anlamlar bu anlamdaki doktor için kullanılıyor. Başka anlamlar eklenebilir veya genişletilebilir. Yeni anlam için maddeye özel veya yine ortak çeviri olabilir. --Viki 14:34, 20 Kasım 2007 (UTC)

Devlet İhale Kanunu

Merhaba, Devlet İhale Kanunu sayfasını neden oluşturdun? İçinde pek fazla sözlük maddesi olacak özel kelime yok. --Viki 14:59, 21 Kasım 2007 (UTC)

Merhaba Viki,

İhale kanunun içerisinde çok teknik konular var. Mesela :ihale yetkilisi, ihale komisyonu vb gibi teknik konular var. Bu konuda teknik tanımlamalar var. Onları vikisözlüğe atacağım. Kolay gelsin.-- 3210  (T) 15:08, 21 Kasım 2007 (UTC)

düzenleme düğmeleri

Bu arada sayfa şablonlarımız eksik Vikipedideki gibi sayfa düzenleme aletlerimiz olsa gayet iyi olacak. Mesela; İşte bu | işaretin olmaması bana çok sıkıntı çektiriyor. Bazen vikisözlüğü bu yüzden bırakasım geliyor. Kolay gelsin. -- 3210  (T) 15:29, 21 Kasım 2007 (UTC)

Bırakmana gerek kalmadı :) .Düğmeleri ekledim. Aslında çoğu vikisözlük te kullanılmayan özellikler. Daha sonra onları vikisözlüğe göre özelleştiririm. Kolay gelsin. --Viki 18:43, 21 Kasım 2007 (UTC)
Aaa teşekkür ederim :)
Bu | işareti koymak çok iyi oldu. Teşekkür ederim. Seninle "çirkin" lafından sonra yeni yeni anlaşabiliyoruz. -- 3210  (T) 03:16, 22 Kasım 2007 (UTC)

abdal

Merhaba, "abdal" maddesinde verdiğin örneğin Türkçe karşılığınıda yazabilirmisin? Bu haliyle sadece Osmanlıca bilenlere hitap ediyor. Türkçe karşılığıda olursa bu örneklere ve eski sözcüklere ilgi artacaktır. Birde mesaj sayfan çok büyüdü yüklenmesi uzun sürüyor. Bir kısmını arşive aktarıp silebilirmisin. Kolay gelsin. --Viki 08:17, 22 Kasım 2007 (UTC)